Said Ne Demek?

Said nedir? Said kelimesi ne anlama gelmektedir? Said kelimesine örnek cümleler?

Said: Mübarek, kutlu, mutlu, mesut, sevap kazanmış, Allah katında makbul tutulmuş gibi anlamlara gelmektedir.

SAİD KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Tâbiîn ulemâsından Saîd bin Müseyyeb Hazretleri’ne:

“−Hangi ibadet daha fazîletlidir?” diye sorulmuştu. Şu cevâbı verdi:

“–Allâh’ın mahlûkâtı hakkında tefekkür ve dîni husûsunda tefakkuh/ince anlayış sahibi olmak.” (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, [en-Nûr, 44])

*****

Câhiliye döneminde, her türlü sapıklıktan ve putperestlikten yüz çevirip Hakk’a yönelen, Hazret-i İbrâhîm’in dînine bağlı kalarak yalnız bir olan Allâh’a inanan kimselere de hanîf denirdi. Varaka bin Nevfel, Abdullâh bin Cahş, Osman bin Huveyris, Zeyd bin Amr, Kuss bin Sâide gibi zâtlar, hanîflerden bâzılarıdır. Hanîfler; cansız, dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmeyen putların önünde eğilmeyi, onlara yalvarmayı çirkin sayarlardı.

*****

Hâlid bin Saîd -radıyallâhu anh-’ın hidâyetine ise gördüğü korkulu bir rüyâsı sebeb olmuştur. Bir gece uykuda, büyük bir ateş çukurunun kenarında dur duğunu ve babasının onu ateşin içine itip düşürmek ister gibi davrandığını, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ise onu hemen belinden kavrayarak ateşin içine düşmekten kurtardığını gördü.

*****

Ebû Saîd -radıyallâhu anh- anlatıyor:

“Muhâcirlerin fakirlerinden bir grupla birlikte oturmuştum. Bunlardan bir kısmı, (bütün vücûdunu örten bir elbisesi olmadığı için) diğerleri(nin karaltısından istifâde) ile iyice örtünmeye çalışıyorlardı. Bir kimse de bize Kur’ân okuyordu.
Derken Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- çıkageldi ve yanımızda durdu. Allâh Rasûlü’nün gelmesi üzerine Kur’ân okuyan kimse okumayı bıraktı.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.