Salavat-ı Şerife Hakkında Ayet ve Hadisler
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “Yanında anıldığım kişi bana tam bir salât ü selâm getirmezse o benden değildir, ben de ondan değilim. Allâh’ım! Benimle alâkasını devam ettirenle Sen de alâkanı devam ettir. Benimle alâkasını kesenle Sen de alâkanı kes.” (Deylemî, el-Firdevs, III, 634)
Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hayatı üzerine yemin etmiştir. Yüce ismini, O’nun ismiyle birlikte zikretmiş ve mü’min bir kul olmayı, O’nun nübüvvetine îmân şartına bağlamışltır. Huzurunda seslerin yükseltilmesine râzı olmamış, mübârek isminin sıradan bir isim gibi zikredilmesini istememiştir. Bütün bunlara ilâveten kendisinin ve meleklerinin, O’na çokça salât ü selâm ettiklerini bildirerek ümmet-i Muhammed’in de aynı şekilde O’na bol bol salât ü selâm getirmelerini fermân eylemiştir.
Nitekim âyet-i kerîmede:
“Allâh ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na çokça salavât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (el-Ahzâb, 56) buyrulduğu vechile o yüce varlığa salât ü selâm getirmek, mü’minler için ilâhî bir emirdir.
DUÂNIN KABULÜ İÇİN SALÂVÂT-I ŞERİFE GETİRİLMELİ
Diğer taraftan, İslâmî âdâba göre duâlar da, Allâh’a hamd ve Rasûlullâh’a salavât ile başlayıp yine onlarla nihâyete erdirilir. Zîrâ Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm hakkında Cenâb-ı Hakk’a bir duâ ve niyâz hükmünde olan salavât-ı şerîfenin reddedilmeyeceği yolunda bir kanaat mevcuttur. Duâlarımızın başını ve sonunu salât ü selâm ile süslemek de bu gerçekten kaynaklanmaktadır.
Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- buyurmuştur ki:
“Duâ, semâ ile arz arasında durur. Rasûlullâh’a salavât getirilmedikçe, Allâh’a yükselmez.” (Tirmizî, Vitr, 21/486)
SALÂT Ü SELÂM GETİRMEDEN DUÂ EDEN KİŞİYE EFENDİMİZİN TAVSİYESİ
Nitekim, bir gün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, namazdan sonra Allâh’a hamdetmeden ve O’nun peygamberine salât ü selâm getirmeden duâ eden bir kimse gördü. Bunun üzerine:
“Bu adam acele etti.” buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve şöyle buyurdu:
“Biriniz duâ edeceği zaman önce Allâh Teâlâ’ya hamd ü senâ etsin, sonra Peygamber’ine salât ü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde duâ etsin.” (Tirmizî, Deavât, 64/3477)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Emsâlsiz Örnek Şahsiyet Hz. MUHAMMED MUSTAFÂ, Erkam Yayınları