Sami Efendi’nin Örnek Hayatından Kesitler
Sami Efendi’nin tevâzû ve alçak gönüllülükleri tarife sığmaz, lisan ile anlatılmazdı.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Rableri katında onlara esenlik yurdu (cennet) vardır. Ve yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur.” (En’âm, 127)
Resûlullah buyuruyor:
“…Benim dostlarım Allah Teâlâ ile iyi mü’minlerdir…” (Buhârî, Edeb 14; Müslim, Îmân 366)
Muhterem Mahmud Sâmî Ramazanoğlu Hazretleri; çok muntazam, nizamlı, sıhhatli hayatları vardı. Müracaat eden ziyaretçiye kabul saati evvelce bildirilirdi. Misafirin geleceği vakitte giyimli, tertibli bir vaziyette (kat’iyyen ev hali ile değil) hazır bulunurlardı. Söz verdiği halde vaktinde sebepsiz yere gelemeyenlere çok üzülürler, misafiri kapıda güler yüzle karşılarlar ve karşılarında yer verirlerdi. Ziyaretçi için hangi mevzu, hangi kelam faideli ise o mevzuda konuşurlardı. Kısa bir zaman içinde, ziyaretçi, niyet ve ihlâsının ölçüsünde mutmain olmuş bir halde, büyük bir neşe ile huzurlarından ümidli olarak ayrılırdı. Gene vedalaşırken de kapıya kadar geçirirlerdi.
DİL İLE ANLATILMAYAN TEVÂZÛ
Bilhassa tevâzû ve alçak gönüllülükleri tarife sığmaz, lisan ile anlatılmazdı. Bilâ istisnâ herkesi kendilerinden üstün görürlerdi. Herkesin horladığı, küçük ve hakir gördükleri diyanet-perver acizlerin, miskinlerin ziyaretlerine gider, kendilerinden duâ talebinde bulunurlardı.
Övülmekten, senâ edilmekten hazzetmezler, hatta üzülürlerdi. Muhâtabları kendilerine ne kadar senâ ederlerse etsinler, kat’iyyen kendilerine mal etmezler, hemen “Bi-iznillah” demekle her şeyin ancak Hakkın izniyle vuku bulduğunu söylerler, imâ ederlerdi. Nezâketen muhatablarını incitmemeğe de çok dikkatli olurlardı.
Mahmud Sâmi (k.s.) Hazretleri, Allah teâlâ ve tekaddes hazretlerinin rızâsı, hastalıkların ve musibetlerin def’i için dâima kurban kesmeği ve sadaka vermeği tâvsiye ederlerdi. Kendilerinin de bedelini vererek sık sık kurban kestirmek âdetleri idi.
Kaynak: Sâdık Dânâ, Erkam Yayınları, Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu