Samimiyet ile İlgili Hadisler

Samimiyet ile ilgili hadisi şerifler...

  • Ebû Hind ed-Dârî’den nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kim, görsünler ve duysunlar diye iş yaparsa Allah kıyamet günü onun maksadının gösteriş ve insanlara duyurma olduğunu ortaya çıkarır.” (Dârimî, Rikâk, 35; Ebû Dâvûd, Edeb, 35)

  • Ebû Hüreyre’nin (r.a.) rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Kıyamet günü Allah katında insanların en kötülerinin ikiyüzlüler olduğunu görürsün. Onlar, şunlara bir yüzle, bunlara diğer yüzle gelirler!” (Buhârî, Edeb, 52)

  • Ebû Ümâme el-Bâhilî’nin naklettiğine göre, Bir adam Hz. Peygamber’e (s.a.v.) gelerek bazı sorular sormuştu. Sonra Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Allah sadece samimi bir şekilde ve kendi rızası gözetilerek yapılan amelleri kabul eder.” (Nesâî, Cihâd, 24)

  • Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah sizin görünüşlerinize, mallarınıza bakmaz ama kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34)

  • Ebû Ümâme’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kim Allah için sever, Allah için nefret eder, Allah için verir, Allah için engel olursa, imanını kemale erdirmiş olur.” (Ebû Dâvûd, Sünnet, 15)

  • Ömer b. el-Hattâb’ın (r.a.) aktardığına göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Kim Allah ve Resûlü için hicret ederse, hicreti Allah ve Resûlü’ne olmuştur. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı hicret ederse, hicreti, hicretine sebep olan şeyedir.” (Müslim, İmâre, 155; Buhârî, Bedü’l’vahy, 1)

  • Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan, ihlâslı bir şekilde O’nun birliğine inanarak, O’na ibadet ederek, namazı dosdoğru kılarak ve zekâtı vererek dünyadan ayrılan kimse, Allah kendisinden razı olduğu hâlde ölür.” (İbn Mâce, Sünnet, 9)

İslam ve İhsan

AMELLERDE İHLAS VE SAMİMİYETİN ÖNEMİ

Amellerde İhlas ve Samimiyetin Önemi

SAMİMİ OLMANIN ŞARTLARI

Samimi Olmanın Şartları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.