Şanlıurfa'da Ramazan Sofraları

Birbirinden lezzetli yemekleri ve zengin mutfağıyla bilinen Şanlıurfa'da Ramazan dolayısıyla hazırlanan yöreye özgü geleneksel lezzetler, iftar sofralarını süslüyor.

Birbirinden lezzetli yemekleri ve zengin mutfağıyla bilinen tarihi Şanlıurfa'da Ramazan dolayısıyla hazırlanan yöreye özgü geleneksel lezzetler, iftar sofralarındaki yerini aldı.

Özellikle et ağırlıklı yemeklerin tercih edildiği kentte, geçmişi Hazreti İbrahim'e (a.s.) kadar dayandığı rivayet edilen çiğ köfte, bu ayda da sofraların vazgeçilmez tatlarının en başında geliyor.

Et, pancar, nohut, bulgur ve çeşitli sebzelerin yoğrulmasıyla hazırlanan ve üzerine ilave edilen sarımsakla servis edilen "borani" ise konuklara ikram edilen yemeklerden biri.

ŞANLIURFA'NIN LEZZETLERİ

Şanlıurfa'nın lezzetleri arasında yer alan ciğer kebabı da Ramazanda çok tüketilen yemeklerin başında geliyor. Lahmacun, içli köfte, patlıcanlı ve domatesli gibi kebap çeşitleri ile fırınlarda pişirilen tepsi yemekleri ile sıcak yaz günlerinde serinlemek amacıyla tüketilen meyan şerbeti de iftar sofralarının vazgeçilmezleri arısında yer alıyor.

Yemeklerin yanında ikram edilen ve sebzelerin ezilmesiyle hazırlanan "bostana" salatası, buğday ve ayranın karışımıyla elde edilen "lebeni" de iftar sofralarının aranan yiyeceklerinden. Yemeğin ardından cevizli "şıllık tatlısı", peynirli katmer ve kadayıf gibi tatlılar tüketiliyor.

"ÇİĞ KÖFTEMİZ İFTAR SOFRALARIMIZIN OLMAZSA OLMAZLARINDANDIR"

Şanlıurfa Lokantacı, Köfteci ve Tatlıcılar Esnaf Odası Başkanı Mehmet Kaçak, Şanlıurfa'nın Türk mutfağının seçkin yemeklerine sahip olduğunu söyledi.

Ramazanda kentteki evlerde genellikle Şanlıurfa'ya özgü yemeklerin tercih edildiğini aktaran Kaçak, "Çiğ köftemiz iftar sofralarımızın olmazsa olmazlarındandır. Patlıcanlı, domatesli ve ciğer kebap çeşitlerimizin yanında içli köfte, lahmacun, borani, ağzı açık, ağzı yumuk, bamya, kazan kebabı, lebeni, bostana ile künefe ve şıllık gibi tatlılarımız da iftar sofralarını süsleyen başlıca yemeklerimiz arasındadır. Şanlıurfa mutfağı çok geniş. Özellikle başka kentlerden gelen misafirlere de kente özgü yöresel tatlar ikram edilir." sözlerine yer verdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.