Sarıçam Ormanlarına Dikilen Meyve Fidanları Sayesinde Yaban Hayatı Aç Kalmıyor

Kars’taki ağaçlandırma çalışmasıyla ormanlık alanda barınan boz ayı, vaşak, karaca, kurt ve birçok kuş türünün yabani meyvelerden beslenmesi sağlanıyor.

Kars’ın Sarıkamış ilçesinde bulunan sarıçam ormanlarına dikilen meyve fidanlarıyla yaban hayatının aç kalmaması sağlanıyor.

Sarıkamış Orman İşletmesi Fidanlık Şefliği’ndeki 67 dekar alanda her yıl ortalama 1,5 milyon sarıçam, ladin, huş fidanı üretilerek, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki ağaçlandırma sahalarına dikiliyor.

Fidanlıkta ayrıca yılda 100 bine yakın üretilen yabani armut, alıç, ahlat, kuşburnu fidanı yaban hayatına ev sahipliği yapan sarıçam ormanlarında toprakla buluşturuluyor.

Ağaçlandırma çalışmasıyla ormanlık alanda barınan boz ayı, vaşak, karaca, kurt ve birçok kuş türünün, yabani meyvelerden beslenmesi sağlanıyor.

BOZ AYILARIN DA YERLEŞİM YERLERİNDEN UZAK TUTULMASI AMAÇLANIYOR

Ayrıca son yıllarda Sarıkamış ilçe merkezine yiyecek aramaya inerek vatandaşlar için tehlike oluşturan boz ayıların, meyve ağaçlarının dikilmesi çalışmasıyla yerleşim yerlerinden uzak tutulması amaçlanıyor.

Erzurum Orman Bölge Müdürü Oktay Ayatay, ormanların yalnızca ağaçtan ibaret olmadığını, birçok yaban hayvanına da barınma imkanı sağladığına işaret etti.

Ekosistem içerisinde yaban hayvanlarının çok önemli olduğunu ifade eden Ayatay, “Orman Genel Müdürlüğü olarak yıllardan beri yabani meyveli bitkiler için eylem planımız var ve bunu uygulamaya devam ediyoruz. Bu kapsamda yabani hayvanlar için çalışmalar yürütüyoruz.” dedi.

Ayatay, Sarıkamış ilçesindeki ormanların birçok yaban hayatına ev sahipliği yaptığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Yabani hayvanların yiyeceksiz kalmaması için onlara yönelik fidan dikimi yapıyoruz. Buradaki mevcut arazide olan ağaçların tohumlarını fidan olarak yetiştirdikten sonra ağaçlandırma sahalarına dikiyoruz. Bunlar kuşburnu, ahlat gibi ağaçlar ve yaban hayvanlarını mağdur etmiyoruz. Fidanlıkla üretilen yabani meyve ağaçları, 2 bin 200, 2 bin 700 rakımda bulunan ormanlık alan içerisinde toprakla buluşturuluyor.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.