Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçlar
Soykırım nedir? Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nelerdir?
Hukuk insanların bir arada huzur içinde yaşayabilmeleri için vaz edilen kurallar bütünüdür. Amacı insanların haklarını yazılı ve belirgin hale getirmek suretiyle koruma altına almaktır. Bu amaç hukuki literatüründe “korunan hukuki değer” olarak ifade edilir[1]. Her suç, bir hukuki değere zarar veren hareketlerin cezalandırılması suretiyle o hukuki değerin korunması amacıyla ihdas edilmiştir.[2] Suçların ağırlığı – hafifliği işlendiği zaman zarar verdiği değerin ehemmiyetine göre belirlenir. Bu nedenle tüm insanlığa karşı işlendiği kabul edilen suçlar olan “soykırım” ve “insanlığa karşı suçlar”ın en ağır şekilde cezalandırılması gerektiği kabul edilir.
SOYKIRIM
Soykırım suçu bir hukuki metne ilk olarak 09.12.1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile girmiştir. Sözleşmenin temel hukuki dayanağı Birleşmiş Milletlerin 11 Aralık 1946 tarih, 96(I) sayılı, soykırımı; Birleşmiş Milletlerin ruhuna ve amaçlarına aykırı olan ve uygar dünya tarafından lanetlenen, uluslararası hukuka göre bir suç olarak beyan edilmesini kabul eden kararıdır. Sözleşmenin yapılış amacı; tarihin her döneminde insanlık için büyük kayıplar meydana getiren, iğrenç bir musibet olan soykırımdan insanlığı kurtarmak için uluslararası işbirliğini tesis etmektir.[3] Bu amacı tesis için sözleşmeye imza atan devletler, ister barış zamanında isterse savaş zamanında işlensin, bu suçu önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt edip, soykırımın uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu teyit etmiştir.[4] Bu taahhüde rağmen, sözleşmede mezkur suçları yargılayacak uluslararası nitelikte bir ceza mahkemesi tesis edilmemiş olması sebebiyle 1995 yılına kadar bu taahhüt ifa edilememiştir.
1994’de Bosna’da ve Ruanda’da yaşanan soykırım neticesinde harekete geçen Birleşmiş Milletler soykırım ve benzeri insanlığa karşı suçları yargılamak üzere daimi bir uluslararası ceza mahkemesi tesisi konusunda çalışmalara başladı. Bu çalışmalar neticesinde imzalanan 17 Temmuz 1998’de Roma Statüsü ile Uluslararası Ceza Mahkemesi tesis edildi.
İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR
Roma Statüsüyle “Soykırım” suçuna ilaveten “İnsanlığa Karşı Suçlar” ve “Savaş Suçları” başlığı altından iki adet yeni suç tipi ihdas edilmiştir.
Türkiye Roma Statüsüne taraf olmamakla birlikte statünün kabulünden sonra kabul ettiği yeni Türk Ceza Kanun’unda Soykırım (TCK 76) ve İnsanlığa karşı suçları (TCK 77) düzenleyerek Türk hukuk sistemine dâhil etmiştir.
Soykırım; ulusal, etnik, ırki ya da dini bir grubu kısmen veya tamamen yok etmek amacıyla
- grup üyelerini öldürmek;
- grup üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel zarar vermek;
- fiziksel olarak kısmen ya da tamamen yok etmek kastıyla, grubu ağır yaşam koşullarına maruz bırakmak;
- grup içinde doğumları önlemeye yönelik tedbirler koymak;
- grup içindeki çocukları zorla bir başka yere nakletmek fiillerinden herhangi birinin gerçekleştirilmesi suretiyle işlenen bir suçtur.
İnsanlığa Karşı Suç; herhangi bir sivil nüfusa karşı yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak işlenen;
- öldürme
- toplu yok etme
- köleleştirme
- zorla nakil ve sürgün
- uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal ederek, hapsetme
- işkence
- ırza geçme, cinsel kölelik veya benzer ağırlıkla diğer cinsel şiddet şekilleri;
- zoraki kayıplar
- ırk ayrımcılığı (apartheid)
- kasıtlı olarak ciddi ıstıraplara ya da bedensel veya zihinsel veya fiziksel sağlıkta ciddi hasara neden olan benzer nitelikteki diğer insanlık dışı eylemler olarak tanımlanmıştır.
Savaş Suçları: Roma Statüsü ile kabul edilen bir diğer suç ise savaş suçlarıdır. Temel hukuki çerçeve olarak Cenevre Sözleşmesini alan bu suç tanımında birbirinden bağımsız pek çok fiil sayılmıştır.
Bunlardan bazıları;
- Bir savaş esirinin veya koruma altındaki bir diğer şahsın, kasti olarak adil ve olağan yargılanma hakkından yoksun bırakılması;
- Çarpışmalarda doğrudan yer almayan sivil bireylere ya da sivil nüfusa karşı kasten saldırı yöneltilmesi;
- Askeri olmayan, yani askeri maksatlı olmayan sivil hedeflere karşı kasten saldırı düzenlenmesi;
- Uluslararası silahlı çatışmalar hukuku çatısı altında, siviller ya da sivil nesnelere sağlanan korumadan yararlanma hakları olduğu sürece, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre, barış gücü ya da insan yardıma tahsis edilmiş görevli personel, tesis, malzeme, birlik veya araçlara kasten saldırı yöneltilmesi;
- Savunmasız veya askeri hedef oluşturmayan kent, köy, yerleşim yeri ve binaların bombalanması veya bu yerlere herhangi bir araçla saldırılması;
- İş̧galci devletin kendi sivil nüfusunun bir bölümünü işgal ettiği topraklara doğrudan veya dolaylı olarak nakletmesi veya işgal edilen topraklardaki nüfusun tamamının veya bir kısmının devlet sınırları içinde veya dışında sürülmesi veya nakli;
- Askeri amaçlı olmaması koşuluyla din, eğitim, sanat, bilim veya yardım amaçlarıyla kullanılan binalara, tarihi eserlere, hastanelere ve hasta ve yaralıların toplandığı yerlere kasten saldırı düzenlenmesi;
- Savaşa dair ihtiyaçlar zorunlu olarak gerektirmedikçe, düşman mallarının imha edilmesi veya bu mallara el konulması;
- Cenevre Sözleşmeleri ile sağlanan yardım malzemelerini bilerek engelleme dâhil olmak üzere, yaşamları için vazgeçilmez maddelerden mahrum etmek suretiyle sivillerin aç bırakılmasının, bir savaş yöntemi olarak kullanılmasıdır.
07.10.2023 tarihinden itibaren bütün Dünya’nın gözü önünde devam eden saldırılarında İsrail, yukarıda sayılan fiillerin pek çoğunu en üst düzey yetkili olan Başbakan Netanyahu emir ve komutasında sistematik şekilde işlemektedir. Bu konuda dünya kamuoyunda tam bir konsensüs hakimdir. Bazıları İsrail’in bu vahşeti “meşru müdafaa hakkı” kapsamında işlediğini iddia etseler de bir uluslararası hukuk kavramı olan meşru müdafaanın şartları oluşmamak bir yana kullanım sınırları çoktan aşılmıştır.
Bugün asıl soru, İsrail’in bu suçlarının nasıl yargılanacağıdır. (Devam edecek)
Dipnotlar: 1) Özgenç, İzzet. Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınları, 13. Bs. (Anakara – 2017), 41. 2) Artuk, Emin – Gökcen Ahmet, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınları, 11.Bs., (Ankara-2017), 195. 3) BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi Başlangıç Paragrafı. 4) BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi 1. md.
Kaynak: Selman Karenli, Altınoluk Dergisi, Sayı: 456