Savaşın Yarım Bıraktığı Çocuğun Protez Mutluluğu

Esed rejiminin Deyrizor kentine düzenlediği hava saldırısı sonucu sağ bacağını kaybeden 10 yaşındaki Muhammed el Muhammed, Kilis'te protez bacağa kavuştu.

Suriye'de Beşşar Esed rejiminin hava saldırısı sonucu bir bacağını kaybeden 10 yaşındaki Muhammed el Muhammed, Kilis'te takılan protez sayesinde koltuk değneksiz yürüyebilmenin sevincini yaşıyor.

Rejim güçlerinin haziran ayında Deyrizor kentine bağlı Meyadin ilçesine gerçekleştirdiği hava saldırısında, Muhammed el Muhammed sağ bacağını kaybetti.

Tedavisi buradaki hastanede yapılan Muhammed, saldırılar artınca ailesiyle Halep kentine bağlı Bab ilçesine yerleşti.

Bacağında ödem oluşan çocuk, Bab'taki doktorlar tarafından Türkiye'ye sevk edildi.

Yaklaşık bir ay önce Öncüpınar Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye getirilen Muhammed, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde sağlığına kavuştu.

Koltuk değnekleriyle yürüyebilen Muhammed, Kilis'teki tanıdıkları aracılığıyla Kıtalararası Doktorlar Derneği Protez Ortez Uygulama Merkezine başvurdu.

Muhammed, burada takılan protez sayesinde koltuk değneksiz yürümeye başladı.

"DOKTORLAR BİZİMLE YAKINDAN İLGİLENDİ"

Baba Beşir el Muhammed, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Deyrizor'da yaşadıkları dönemde Esed rejiminin yoğun hava saldırılarına maruz kaldıklarını söyledi.

Atılan bombalar sonucu oğlunun bacağını kaybettiğini dile getiren Muhammed, daha sonra Bab'a kaçmak zorunda kaldıklarını anlattı.

Muhammed, oğlunun tedavisi için Türkiye'ye geldiklerini belirterek, "Buradaki doktorlar bizimle yakından ilgilendi. Allah kendilerinden razı olsun. Oğlum şu an yürüme eğitimi ve egzersizleri yapıyor. İki gün sonra tamamlanacak." dedi.

"YÜRÜYEBİLDİĞİM İÇİN ÇOK MUTLUYUM"

Küçük Muhammed de kendi durumundaki çocuklara yardım edebilmek için gelecekte doktor olmayı hayal ettiğini anlattı.

Artık koltuk değneği olmadan yürüyebileceğini söyleyen el-Muhammed, "Amcalar burada bana protez bacak yaptı. Yeniden yürüyebildiğim için çok mutluyum. Bab'ta olan annem ve kardeşlerimin de yanıma gelmesini istiyorum." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.