Saygı Göster Eşine, Düşme Peşine

Altınoluk dergisi yazarı Ekrem Bektaş'ın 2022 Eylül sayısında kaleme aldığı makaleyi istifadenize sunuyoruz.

Bütün evin işi hanıma bakıyordu. “Soğuk-sıcak” demiyordu; güneşin altında çalışan işçiler gibi çalışıyordu ve kendine düşen her işi hiç yorulmadan yapıyordu. İnsan, elinden ekmek yediği, su içtiği eşine nasıl olur da sert davranır? Ağustos sıcağında yanar da cehennem ateşini düşünmez mi?

Değerli Emekli Dostlarım!

Gün geçmiyor ki haberlerde duyuyoruz: Eşlerine kötü davrananlar, eline bıçak alanlar, pompalı tüfekle eşini kovalayanlar… Bunlara “adam” diyemiyorum, “insan” demek istemiyorum.

Bu yaratıkların aramızda dolaştığını düşünmek bana cehennem azabı gibi geliyor.

Bu konuyu Not Defterimde de dile getirmek istedim ama Ağustos’un bu sıcağında kalemi elime almak ne kadar zor.

Defteri açtım, kalemi elime aldım, daha kâğıda dokundurmadan, hanım elindeki bardağı masamın üzerine koydu:

– Erik suyu, serinlersin, dedi.

Teşekkür ettim:

– Allah razı olsun, dedim.

Kalemimi masaya bıraktım, erik suyunu elime aldım. Buz gibi…

– Oh!

Biraz ferahladım ama sıcak yine üzerime doğru geliyor… Kolum zor kalkıyor ama ille de defterime bir şeyler yazmak zorundayım.

Kendimi zorluyorum, bu sefer de sinekler cirit atıyor ve son derece can sıkıyorlar. Onları seyrediyorum; kâğıdımın üstünde güreş tutuyorlar…

Kolum kâğıda yapışıyor, kâğıt ıslanıyor. Bu sıcakta güneşin altında çalışanlara Allah yardım etsin, ediyor da… Güneşin altında veya fırının ağzında yanıp kavrulanlar terlerini akıtıyor da bana ne oluyor.

Bir şey olmuyor ama bütün dikkatime rağmen terim kâğıda damlıyor, kolum yapışıyor, ben ne yapayım?

Ne yapacağımı düşünürken uzaktan telefon çaldı. “Uzaktan” diyorum çünkü ben salondayım telefon mutfakta; şarja takmıştım.

– Kim kalkıp bakacak şimdi?

Sağ olsun hanım, telefonu kaptı bana getirdi, getirirken de okudu:

– Necip! dedi.

Bizim Necip bu sıcakta nasıl da telefon edebildi. O, benden gençtir ama sıcağa benden daha az dayanıklıdır.

– Merhaba Necip, hayrola?

– Hayırdır abi, öylesine aramıştım.

– Neylesine?.. Sıcakta üşenmedin mi?

– Üşendim abi ama belki ferahlatıp serinletecek bir şeyler söylersin diye seni aradım.

– Beni arayacağına klimacıyı arasaydın.

– Ne kliması abi, klima kim ben kim…

– Kim olduğunu biliyorum Necip, şaka söyledim.

– Haklısın abi, bu ne sıcak böyle, bütün kapıları, pencereleri açtım, hava yerine sinekten başka giren yok.

* * *

Necip’i biliyorsunuz arkadaşlar, hani saz çalma heveslisi… Yine konu oraya geldi:

– O dediğin türküyü çıkardım abi, çalayım da dinle, dedi.

Bir bu eksikti, telefonda canlı türkü yayını:

– Dur Necip sonra dinleriz! Hem telefonda çalıp söylemek pahalıya mâl olur.

– Önemli değil abi, sen dinle.

İlle de dinletecek. Dinlememek için bahane aradım. Aceminin sazı da hiç çekilmez…

– Hem çalıp hem telefonu tutamazsın, dedim.

– Biri yardım eder abi, burada adam çok, dedi.

Değerli emekli dostlarım, daha önce söylemiştim, Necip’in evi çok kalabalık, hani on iki kişilik dolmuşa otuz kişi binmiş gibi… Necip bu kalabalıkta saz çalamadığından bazen bize geliyor, bazen de ev halkı oraya-buraya gittiğinde saz çalmaya çalışıyor.

Ben dinlemek istemiyorum ya:

– Hava çok sıcak Necip, telefon kulağıma yapıştı, dedim.

– Telefonun hoparlörünü aç, diye akıl verdi.

– Öyle yapmayalım Necip, namazdan sonra sazını al da gel, burada dinleyelim.

– Tamam abi! dedi.

Necip böyledir arkadaşlar, sıcaklarda serinlemek için beni arar, soğuklarda ısınmak için yine beni arar.

***

Telefonu kapattıktan sonra etrafıma bakındım. “Hanım nerede acaba?” o sırada mutfaktan yemek kokuları gelmeye başladı. Mutfağa yöneldim. Mutfaktan alev gibi bir esinti geliyordu. Baktım. Bir taraftan yemek kaynıyor, bir taraftan fırın yanıyor:

– Kolay gelsin hanım, mutfak çok sıcak!

– Mutfak hep sıcak olur, balkona çık.

– Balkon da sıcak hanım, sen terlemiyor musun?

– Yoo! Terlemiyorum.

– Allah yardımcın olsun, bu sıcakta nasıl terlemiyorsun?

Hanım gülümsedi:

– Sen dua ediyorsun ya! dedi.

Ben de gülümsedim:

– Allah senden razı olsun! dedim.

Bütün evin işi hanıma bakıyordu. “Soğuk-sıcak” demiyordu; güneşin altında çalışan işçiler gibi çalışıyordu ve kendine düşen her işi hiç yorulmadan yapıyordu.

İnsan, elinden ekmek yediği, su içtiği eşine nasıl olur da sert davranır? Ağustos sıcağında yanar da cehennem ateşini düşünmez mi?

Allah bizleri eşlerine karşı yumuşak davranan, eşlerinden de aynı fedakarlığı gören emekliler olmayı nasip etsin. Amin!

Kaynak: Ekrem Bektaş, Altınoluk Dergisi, 2022-Eylül, Sayı:439

İslam ve İhsan

İSLAM'DA EŞLER ARASINDAKİ HAKLAR VE ÖDEVLER

İslam'da Eşler Arasındaki Haklar ve Ödevler

EŞLER ARASINDA ÖLÇÜNÜN ÖNEMİ

Eşler Arasında Ölçünün Önemi

EŞLER BİRBİRLERİNİN RAKİBİ DEĞİL YARDIMCISIDIR

Eşler Birbirlerinin Rakibi Değil Yardımcısıdır

HUZURLU YUVA NASIL OLUR?

Huzurlu Yuva Nasıl Olur?

HUZURLU EVLİLİĞİN SIRRI

Huzurlu Evliliğin Sırrı

EŞLER ARASINDAKİ UYUŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜNDE KUR'AN VE HADİSLER NELER ÖNERİYOR?

Eşler Arasındaki Uyuşmazlıkların Çözümünde Kur'an ve Hadisler Neler Öneriyor?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.