Sebe' Suresi 19. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Sebe' Suresi 19. ayeti ne anlatıyor? Sebe' Suresi 19. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Sebe' Suresi 19. Ayetinin Arapçası:

فَقَالُوا رَبَّنَا بَاعِدْ بَيْنَ اَسْفَارِنَا وَظَلَمُٓوا اَنْفُسَهُمْ فَجَعَلْنَاهُمْ اَحَاد۪يثَ وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ

Sebe' Suresi 19. Ayetinin Meali (Anlamı):

Fakat onlar: “Rabbimiz! Seyahatlerimizde konaklama yerlerimiz arasındaki mesafeyi artır” dediler ve işledikleri günahlarla kendilerine yazık ettiler. Biz de onları nesilden nesle bir ibret levhası hâlinde aktarılacak efsânelere çevirdik ve tamâmen parçalayıp bölük bölük her tarafa dağıttık. Şüphesiz bunda zorluklara sabredip nimetlere çokça şükretmesini bilen herkes için nice ibretli dersler vardır.

Sebe' Suresi 19. Ayetinin Tefsiri:

Önceki kıssada Allah’ın verdiği nimetlere şükreden iki güzel kul misal verilmişti. Şimdi ise ilâhî nimetlere nankörlük eden bir kavim misal verilmektedir. Bu, Sebe’ kavmidir. Sebe’, Yemen’de yerleşmiş bir kabilenin ismi idi. Başkentleri bu günkü San‘a civarında yer alan Ma‘rib şehri idi. Kurdukları üstün medeniyet dillere destan olmuştu. Ülkenin zenginlik ve refah seviyesi çok yüksekti. Oturdukları vadinin sağ ve solundan uzayıp giden bağları bahçeleri meşhurdu. Yemen’le Suriye-Filistin arasında güvenli bir yol güzergâhı tesis edilmiş, güzergâh boyunca yerleşim yerleri oluşmuş, böylece emniyet içinde kârlı bir ticâret yapma imkânı doğmuştu. Ancak onlar, güneşe tapan müşrik bir toplumdu. Hz. Süleyman vesilesiyle müslüman olan kraliçe Belkıs zamanında mânen de yükselen bir millet haline geldiler. (bk. Neml 27/22-44) Daha sonra tekrar şirke ve tefrikaya düştüler. Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler. Sahip oldukları nimetlerin ve emniyetin kıymetini bilemediler. Şükretmedikleri halde daha fazlasını isteme küstahlığında bulundular. Kazanç hırsıyla, fakirleri daha çok soymak için yol konaklarının aralarının uzaklaştırılmasını bilfiil temenni ettiler. Söz ve fiilleriyle Allah’ın azabını celbetmeye başladılar.  Nihâyet meşhur Ma’rib barajının çöküşü sebebiyle meydana gelen ve Kur’anî ifadesiyle “Arim Seli” denen büyük bir  sel felaketi ile bağları, bahçeleri virâne haline geldi. Kendileri de oradan mecbûren göç etmek durumunda kaldılar. Böylece eski saltanatları yok oldu; büsbütün parçalanıp darmadağın oldular. Hatta onların bu halleri darbımesel haline gelmiştir. Bugün bile Araplar, bir topluluğun darmadağın olmasından bahsederken: “Sebe’liler gibi darmadağın oldu” demektedirler.

Sebe’ halkının bu ibretli hâli, apaçık düşman olan şeytana uymanın ağır bir bedelinden başka bir şey değildir:

Sebe' Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Sebe' Suresi 19. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...