Şefaat Ne Demek?

Şefaat ne demektir? Şefaat hak mıdır? Peygamberimiz şefaat edecek mi? Şefaat ile ilgili ayet ve hadisler.

Şefaat sözlükte, birinin suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için o kimseyle Allah arasında peygamberin yaptığı aracılık demektir.

ŞEFAAT NEDİR?

Başkasının sıkıntısını gidermek veya bulunduğu makamdan daha yükseğine geçmesi için aracılık yapmak işine “şefaat” denir. Şefaat günahı olan mü’minlerin günahının bağışlanması, olmayanların daha üst makamlara yükselmeleri için peygamberlerin ve Allah katında dereceleri yüksek olanların Allah’a dua ve istekte bulunmaları demektir.

ŞEFAAT İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Küfür ehli ve münâfıklar için şefaatin bulunmadığı kıyamet gününde, Hz. Muhammed, diğer peygamberler ve Allah’ın has kulları günahkâr mü’minler için şefaatte bulunabilirler. Delil Kitap ve sünnettir. Kur’an’da şefaatle ilgili olarak şöyle buyurulur: “Allah, onların geçmişlerini geleceklerini bilir. Onlar Allah’ın hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler. Onlar O’nun korkusundan titrerler.” [1] “O gün Rahman’ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaatı fayda vermez.” [2]“..O’nun izni olmadan, katında kim aracılık edebilir?..” [3] Hz. Peygamber de, “şefaatım ümmetimden büyük günah işleyenler içindir.” [4] buyurmuştur.

PEYGAMBER EFENDİMİZ ŞEFAAT EDECEK Mİ?

Hz. Peygamber’in bundan başka bir de genel ve kapsamlı bir şefaatı vardır. Buna “şefaat-ı uzmâ (en büyük aracılık)” denilir. Allah Elçisi’nin bu şefaatı Kur’an’da “makâm-ı mahmûd (övülmüş makam)” adını alır.[5]

Buna göre rasuller, nebîler, velîler, şehitler, kimi âlimler büyük günah işleyen belirli kimselere şefaat edebilirler. Şefaat haktır ve bunu uman kişi için kurtuluşa vesiledir. Rasûlullah (s.a.s)’ın sünnetine tam olarak uyan onun şefaatine lâyık olur.

Dipnotlar:

[1] Enbiyâ, 21/28. [2] Tâhâ, 20/109. [3] Bakara, 2/255. [4] Ebû Dâvud, Sünnet, 21; Tirmizî, Kıyâmet, 11; İbn Mâce, Zühd, 37. [5] İsrâ, 17/79. Şefaat-ı uzmâ için bk. Buhârî, Zekât, 52.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

ŞEFAAT NEDİR? KİMLERİN ŞEFAAT HAKKI VARDIR?

Şefaat Nedir? Kimlerin Şefaat Hakkı Vardır?

PEYGAMBER EFENDİMİZİN ŞEFAATİ

Peygamber Efendimizin Şefaati

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.