Seher Vakitlerinde ve Farz Namazlardan Sonra Edilen Duaların Fazileti
Gecenin son saatlerinde (seher vakitlerinde) ve farz namazlardan sonra edilen dualar kabul olur mu?
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.” (Bakara, 186)
Resûlullah buyurdular:
“Dayanılamayacak dertten, insanı helâke götürecek tâlihsizlikten, başa gelecek fenalıktan ve düşmanı sevindirecek felâketten Allah’a sığınınız.” (Buhârî, Daavât 28, Kader 13; Müslim, Zikir 53.)
Rahmeti sonsuz Mevla’mızın bizim için hazırladığı sayısız nimetler, dalında yetmiş, hevenk hevenk sarkmış, koparılmaya hazır meyveler gibi müminleri beklemektedir. Kur’an-ı Kerîm ve hadîs-i şerîfler bize bunu müjdelemektedir. Ancak kulun, bu nimetlere ihtiyacı olduğunu Mevla’sına arzetmesi, o meyveleri koparmak niyetinde olduğunu göstermesi gerekmektedir. Dua dediğimiz şey, kulun, Rabbinin nimetlerini devşirmek üzere o meyve ağaçlarına el uzatmasından ibarettir.
HANGİ DUA DAHA ÇOK KABUL EDİLİR?
Kulun Rabbine el açıp niyazda bulunması için belli bir zaman yoktur. Günün bütün saatleri duaya müsait, semanın bütün kapıları duaya açıktır. Ağaçtan meyve koparmak her zaman mümkündür. Yalnız meyve hasadının elverişli zamanları olduğu gibi duanın daha fazla kabul edildiği bereketli zamanlar da vardır. Bir gün Ebu Ümame (r.a.) Resûlullah’a:
“- Hangi dua daha çok kabul edilir?” diye sormuştu. Resûl-i Kibriya Efendimiz de:
“- Gecenin son saatlerinde ve farz namazlardan sonra yapılan dua” buyurmuştu. (Tirmizî, Daavat 79) Duanın kabulü hususundaki incelikleri kendisinden öğrendiğimiz Peygamber Efendimiz sahabîsi Amr İbni Abese’ye (r.a.) “Allah Teala’nın kuluna en yakın olduğu zaman gecenin son saatleridir. Yapabiliyorsan o saatte Allah'ı zikredenlerden ol!” (Tirmizî, Daavat 118; Nesaî, Mevakît 35) buyurmuştu. Seher vakti dediğimiz gecenin son üçte birinde Cenab-ı Mevla’nın “Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim; benden bir dilekte bulunan yok mu, dileğini kabul edeyim.” buyurduğunu (Buharî, Teheccüd 14; Müslim, Müsafirîn 168-170) haber vermişti.
Kaynak: Prof. Dr. Yaşar Kandemir, Altınoluk Dergisi, 1997-Ocak
YORUMLAR