Seher Vakti Yapılacak Duâ ve İbadetler
Osman Nûri Topbaş Hocaefendi seher vakitlerinde yapılan ibadetleri hülâsa ediyor...
SEHER VAKTİ YAPILACAK DUÂ VE İBADETLER
- Tevbe ve İstiğfar: (Detaylı bilgi için tıklayınız...)
Seherler, bir istiğfar zamanıdır, tevbe zamanıdır. Cenâb-ı Hak, kapıları açıyor. Demek ki seherlerde bir teheccüd namazı var. Cenâb-ı Hak:
- Teheccüd Namazı (Detaylı bilgi için tıklayınız...)
“…Secde et ve yaklaş.” (el-Alak, 19) buyuruyor.
Farz namazlardan sonra en makbul olan namaz. Efendimiz’in en uzun kıldığı namaz. Cemaatle namaz kıldırırken, hasta varsa, yaşlı varsa, çocuk varsa, Efendimiz kısa okurdu. Fakat kendisi teheccüdde, Âişe Vâlidemiz buyuruyor; ayakları şişerdi ve secde yeri gözyaşından ıslanırdı.
Ve seherleri Efendimiz, bu teheccüd namazını, devamlı ümmetine, ashâb-ı kirâma teşvik etmiştir.
Velhâsıl seherler, bir teheccüd namazı vakti.
Bir istiğfar zamanı.
وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالْاَسْحَارِ (“…Seher vaktinde Allahʼtan bağışlanma dileyenler.” [Âl-i İmrân, 17]) Seherlerde istiğfar ederler.
- Kelime-i Tevhid (Detaylı Bilgi için tıklayınız...)
Yine kelime-i tevhîd:
“Lâ ilâhe illâllâhu’l-melikü’l-hakku’l-mübîn.”
Tevhid tekerrür edilerek bir nevî îman yenileme saatleri. Yani tecdîd-i îman saatleri olmuş oluyor. Ki:
“Nasıl yaşarsanız o şekilde vefat edersiniz.” buyruluyor. (Münâvî, Feyzü’l-Kadir, V, 663)
İnşâallah son nefesimiz de kelime-i tevhîd ile olur -inşâallah-.
- Salavat-ı Şerife (Detaylı Bilgi için tıklayınız...)
Salevât-ı şerîfe var. O da Efendimiz’le münâsebet kurduğumuz anlar oluyor en çok salevât-ı şerîfe. Efendimiz:
“İâde-i selâmda bulunurum.” buyuruyor. (Bkz.Ebû Dâvûd, Menâsik, 96)
Efendimiz’in gönlünde bir yer edebilmek. Efendimiz’in o “üsve-i hasene”, o yüksek ahlâk, yüksek şahsiyetini tefekkür edebilmek. O’na benzeyebilmenin gayreti içinde olabilmek.
Yine bu seherlerde, havanın loş karanlığı içerisinde, kabir iklimine girebilmenin bir ön hazırlığı olmuş oluyor.
- Zikir (Detaylı bilgi için tıklayınız...)
Diğer taraftan, nasıl vücudumuzda merkezler var: Kalp, akciğer, karaciğer, mide vs. safra kesesi… Bu mânâda rûhânî merkezlerimiz de var ve bu rûhânî merkezlerimizi zikirle tezyîn edebilmek.
Yani dilimizi zâkir hâle getirdiğimiz gibi, gönül âlemimizi de zâkir hâle getirebilmek.
Cenâb-ı Hak:
اَلَا بِذِكْرِ اللهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
“Biliniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28)
Yani bu zikirle, bu lâfızla kalpte bir tefekkür açılacak. İlâhî azamet, ilâhî kudret akışları tefekkür edilecek. Kul bir acziyet içinde “Aman yâ Rabbi!” (diyecek.) Abd-i âciz (hissiyâtı) içinde olacak.