Seherlerde Ne Var?

Seher vakti neden önemlidir? Seher vakitlerindeki nimetler nelerdir?

Seher vakitleri çok mühimdir. Eğer Allah’ın bizi affetmesini istiyorsak, şu ayeti dikkate almalıyız:

"Ve seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi." (Sâffât Suresi, 17:18 veya Zâriyât Suresi, 51:18 – her iki surede de benzer ifadeler geçer.)

Resûlullah (s.a.v.) ise şöyle buyurur:

“Ey insanlar! Allah’a tevbe edin ve O’ndan bağışlanma dileyin. Ben de günde yetmiş defadan fazla tevbe ediyorum.” (Sahih-i Müslim, Zikir 41; Tirmizî, Daavât 103)

Allah’ın bize verdiği nimetlerin hakkını nasıl ödeyebiliriz? Seher vakitlerinde yapılan istiğfar, bu şükrün bir ifadesidir. Aynı zamanda imanımızı tazelemek için bir vesiledir. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:

"İmanınızı La ilahe illallah diyerek yenileyin." (Müsned-i Ahmed, 5/251; Taberânî, el-Mu'cemü’l-Kebîr, 20/113)

Seherde getirilen salavatlar da ayrı bir önem taşır. Çünkü Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Bana salavat getiren kimsenin selamı bana ulaşır, ben de ona mukabele ederim." (Ebû Dâvûd, Menâsik 96; Nesaî, Sehv 62)

Ayrıca seher vakitleri, ölümü tefekkür etmek için de bir fırsattır. Gecenin sessizliğinde bir kabri düşünmek, dünyaya olan bağlılığı azaltır, ahireti hatırlatır.

Nasıl ki bedenin sağlığı için gıda merkezleri varsa, ruhun canlı kalması için de manevî merkezler, yani letaif vardır. Seherler, bu letaifleri besler, güçlendirir. Bu ruhani dirilik, gün içinde karşılaşacağımız nefsani arzulara karşı kalbimizde bir mukavemet (direnç) oluşturur.

İşte bu yüzden seher vakitleri, bir mümin için vazgeçilmez bir nimettir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.