Şems Bana Bir Şey Öğretti
Şems-i Tebrizî Hazretleri, Mevlânâ’ya, Allâh’ın kullarının üşümesinden ürperen bir vicdan hassâsiyetini öğretmişti.
Mevlânâ Hazretleriʼnin şu ifâdeleri, kâmil müʼminlerin vicdan ufkunu ne güzel sergiler:
“Şems bana bir şey öğretti: «Dünyada bir tek mü’min üşüyorsa, ısınma hakkına sahip değilsin.» Ben de biliyorum ki yeryüzünde üşüyen mü’minler var; ben artık ısınamıyorum!..”
Yani Şems-i Tebrizî Hazretleri Mevlânâ’ya, Allâh’ın kullarının üşümesinden ürperen bir vicdan hassâsiyetini öğretmişti. Hakîkaten, bedenin ısınması elbiselerle mümkündür. Lâkin vicdânın ısınabilmesi, ancak merhamet mahsûlü davranışlarla kalbin Hakk’a yaklaşmasına bağlıdır. Bu misal, mahlûkâtın her türlü mahrûmiyeti karşısında kullanılması gereken bir şablon gibidir. Dolayısıyla her türlü felâket ve sefâlet manzaralarının, bedenlerden evvel vicdanları ürpertmesi îcâb eder. Bu şekilde Hakk’a istikâmetlenen vicdânî ürperişler, gönülleri ısındırıp huzura gark eder.
KAMİL BİR MÜMİNİN GÖNÜL HASSASİYETİ
İsmail Atâ Hazretleriʼnin şu nasihati, kâmil bir müʼminin gönül hassâsiyetini ne güzel hulâsa eder:
“Güneşte gölge, soğukta kaftan, açlıkta ekmek ol.”
Velhâsıl bir müʼminin gönül ufku öyle olmalı ki:
- Gâyesi; Hakkʼın râzı olacağı, takvâ sahibi bir kul olabilmek,
- Vâsıtası; yeryüzünde Allâhʼın şâhidi olabilecek şekilde İslâm karakter ve şahsiyetini sergileyebilmek,
- Neticesi de elinden ve dilinden ümmet-i Muhammedʼin, hattâ bütün mahlûkâtın istifâde ettiği, şefkat ve merhamet dergâhı bir kalp âlemine ulaşmaktan ibâret olmalı…
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Para ile İmtihanı, Erkam Yayınları