Sevaba Ortak Eden Amel
Canları ve malları âhiret sermâyesine dönüştürerek cenneti satın alabilme heyecanını yaşatan manzaralar...
Tebük’ten ibret dolu diğer bir hâtırayı, Vâsile bin Eska -radıyallâhu anh- şöyle anlatıyor:
SEVABA ORTAK EDEN AMEL
Tebük Seferi’ne çıkılacağı günlerde Medîne’de şöyle nidâ ettim:
“–Ganimet hissemi vermem karşılığında kim beni bineğine bindirir?”
Ensâr’dan yaşlı bir zât, münâvebe ile (sırayla) binmek üzere beni savaşa götürebileceğini bildirdi. Ben hemen:
“Anlaştık!” deyince:
“–Öyleyse Allâh’ın bereketi üzere yürü!” dedi. Böylece hayırlı bir arkadaşla yola çıktım. Allah ganimet de nasîb etti; hisseme bir miktar deve isâbet etti. Bunları sürüp (Ensârî’ye) getirdim. O bana:
“–Develerini al götür.” dedi.
“–Başta yaptığımız anlaşmaya göre bunlar senin.” dedim. Ama Ensârî:
“–Ey kardeşim! Ganimetini al, ben senin bu maddî payını istememiştim. (Ben sevâbına, yani mânevî kazancına iştirâk etmeyi düşünmüştüm).” dedi. (Ebû Dâvûd, Cihâd, 113/2676)
Bu ibretli seferde, canları ve malları âhiret sermâyesine dönüştürerek cenneti satın alabilme heyecanı had safhada yaşanıyor, kıyâmete kadar ümmete numûne olacak manzaralar sergileniyordu. Ashâb-ı kirâm, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in etrâfında hizmet için âdeta pervâne kesiliyor, Allah yolunda her şeyleriyle gösterdikleri fedakârlıklarını;
“Anam, babam, canım Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah!” nidâlarıyla dile getiriyorlardı.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları