Şeytan Taşlamak Sadece Hacılara mı Mahsus?
Unutmayalım ki “şeytan taşlamak” sadece hac ibadetine mahsus değildir. Hayatımızın her safhasında şeytanı taşlamamız îcâb eder. Hayatımızı ibadet ve sâlih amellerle tezyîn etmek de, bizi onlardan alıkoymak isteyen şeytanı taşlamak demektir. Bu hususta ihmâl ve gaflet gösterirsek -Allah korusun- şeytan bizi taşlamaya başlar.
Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri buyurur:
“Şeytanın, akıllarıyla oynadığı kişiler gibi, Allah Teâlâ’nın fazlına güvenerek ibadetleri terk etme!” [6]
Cenâb-ı Hakkʼın rahmetinden ümit keserek;
“‒Nasıl olsa amellerimiz bizi kurtaramaz, o hâlde ne gerek var yorulmaya?” deyip ibadet ve sâlih amelleri terk etmek; hem nefse prim vermektir, hem de şeytanın tuzağına düşmektir.
Cenâb-ı Hak bu hâlden sakınmamız için:
“…O aldatıcı şeytan, Allâhʼın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” (Lokmân, 33) buyurmaktadır.
GAYRET ETMEDEN RAHMET BEKLEMEK
Evet; sırf amelleri kişiyi kurtarmaya yetmez. Fakat ibadet ve sâlih amellere gayret etmeden ilâhî rahmeti ümîd etmek de beyhûde bir beklentidir.
Amel-i sâlihler, rahmet-i ilâhiyyeyi ümit etmekteki samimiyetimizin şâhididirler. Yani ilâhî rahmetin ümidi, ancak sâlih amellerle teʼyid edildiği takdirde bir mânâ ve kıymet ifâde eder.
Zira hadîs-i kudsîde buyrulduğu üzere Cenâb-ı Hak:
“…Kulum kendisine farz kıldığım amellerden daha sevimli herhangi bir şeyle Bana yakınlık kazanamaz. Kulum Bana, (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle devamlı yaklaşır, nihâyet Ben onu severim…” buyurmaktadır. (Buhârî, Rikāk, 38)
SALİH AMELLER, RAHMET VE MERHAMET VESİLESİ
Demek ki sâlih ameller, ilâhî rahmet ve muhabbetin en büyük vesîleleri mevkiindedir.
Şunu unutmayalım ki “şeytan taşlamak” sadece hac ibadetine mahsus değildir. Hayatımızın her safhasında şeytanı taşlamamız îcâb eder. Hayatımızı ibadet ve sâlih amellerle tezyîn etmek de, bizi onlardan alıkoymak isteyen şeytanı taşlamak demektir. Bu hususta ihmâl ve gaflet gösterirsek -Allah korusun- şeytan bizi taşlamaya başlar.
Cenâb-ı Hak, niyet ve amellerimizi rızâsıyla teʼlif buyursun. Hatâ, kusur ve ayıplarımızı “Settâr” ismi hürmetine setredip biz âciz kullarını lûtfen ve keremen, rahmet ve mağfiretine nâil eylesin.
Âmîn!..
Dipnot: 1) Es‘ad Sâhib, a.g.e, s. 138-141, no: 28.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2015 – Eylül, Sayı: 355, Sayfa: 032