Şeytanın İşini Kolaylaştıran Zaaf
Şeytanın işini kolaylaştıran ve insanı da manevi olarak zayıflatan zaaf.
Îtidâl ve muvâzeneyi bozan en mühim âmillerden biri olan öfke, insanın zayıflık ve liyâkatsizliğinin de bir göstergesidir. Aklî dengenin kısmen zaafa uğramasıdır. Çünkü öfke gelince akıl baştan gider. Nitekim cinayet ve zulümlerin büyük çoğunluğu, öfke neticesinde meydana gelmiştir. Hayat kitabının öfke faslı, bir fâcia tarihidir.
İNSANA DÜŞMAN ZAAF
Hakîkaten öfke, şeytanın işini kolaylaştıran en mühim insânî zaaflardan biridir. İnsan öfkelendiğinde şeytan, bir çocuğun topla oynadığı gibi o kimseyle oynamaya başlar.
En akıllı insan, öfkesine hâkim olabilen kişidir. Yani öfke, aklın en büyük düşmanıdır. Nitekim:
“Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır.” denilmiştir.
Zira öfke denizi kabaran bir insanın, kendine hâkim olabilmesi çok zordur. Bu sebeple Peygamber Efendimiz, bu dirâyeti gösterebilen mü’minler için şöyle buyurmuştur:
“Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir; asıl yiğit, kızdığı zaman öfkesini yenen adamdır.” (Buhârî, Edeb, 76)
Ebu’d-Derdâ (r.a.), Resûlullah Efendimiz’e:
“–Bana Cennet’e götürecek bir şey öğret!” deyince; Fahr-i Kâinât Efendimiz kendisine:
“–Öfkelenme!” buyurmuştur. (Buhârî, Edeb, 76; Tirmizî, Birr, 73)
Cenâb-ı Hak da rızâ-yı ilâhîsini tahsil için öfkelerini yenebilen sâlih kulları hakkında şöyle buyurur:
“O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” (Âl-i İmrân, 134)
Ancak burada şunu da ifâde etmek gerekir ki öfke, nefsânî ve şeytânî yönden olunca kötü bir vasıftır. Eğer o, ilâhî cihettense, yani Allah yolunda ve sırf Allah içinse, bu takdirde bir fazîlet olur. Allâh’ın rızâsını kazanmak için öfkeyi yenmek mühim olduğu kadar, gerektiğinde Allah için öfkelenmek de son derece mühim bir vazifedir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları