Sezai Karakoç Kimdir?
Sezai Karakoç kimdir? Diriliş düşüncesinin mimarı, şair ve mütefekkir Sezai Karakoç’un hayatı, eserleri ve sözleri.
Haber: Murat Karadeniz
Sezai Karakoç, 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde dünyaya geldi. Babası 1. Dünya Savaşı’nda Kafkasya Cephesi’nde çarpışırken Ruslara esir düşen orta halli bir tüccar olan Yasin Karakoç, annesi ise ev hanımı Emine Karakoç’tur.
Sezai Karakoç’un çocukluğu doğduğu yer olan Ergani’de geçti. Karakoç, ilkokul ve ortaokulu Diyarbakır ve Maraş’ta parasız yatılı okuduktan sonra, lise öğrenimini Gaziantep’te tamamladı.
Sezai Karakoç, liseyi bitirdikten sonra çok istediği felsefe bölümünde okumak üzere İstanbul’a geldi, ancak bu bölüme kayıt yaptırdığı halde maddi zorluklar nedeniyle girdiği sınavını kazandığı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne burslu öğrenci olarak yerleşti ve 1955’te Mülkiye’den mezun oldu.
Karakoç, 1959-1965 yılları arasında Maliye Müfettiş Yardımcılığı ve Gelirler Kontrolörlüğü görevlerinde bulundu. Karakoç, Anadolu’yu çok seviyordu. Vazifesi vesilesiyle Anadolu’nun birçok şehrini gezdi ve Anadolu insanını yakından tanıma imkânı buldu.
“İslam’ın Dirilişi” Adlı Kitabından Dolayı Yargılandı
Sezai Karakoç, vatani görevini yedek subay olarak yaptı. 1973’te memurluk görevinden ayrıldı ve ayrıca 1967 yılında “İslam’ın Dirilişi” adlı kitabından dolayı yargılandı.
Karakoç, Büyük Doğu, Hisar, Akpınar, Dernek, Düşünen Adam ve A dergileri ile Yeni İstanbul, Sabah ve Milli Gazete’de yazılar kaleme aldı. Çok sayıda düşünce ve araştırma eserine imza atan Karakoç, 1960 ve 1971 yılları arasında Diriliş dergisini dönemsel sayılar halinde yayımladı.
Diriliş Dergisini Kurdu
Sezai Karakoç, yerli düşünce ve edebiyatının en önemli yayınlarından biri olarak bilinen Diriliş dergisini, 1974'ten itibaren düzenli olarak 18 sayı halinde yayınladı ve 1976’dan itibaren de gazeteye dönüştürdü.
1977-78, 1980 ve 1983 yıllarında da yayımlanan Diriliş, son olarak 1987-1993 yılları arasında haftalık olarak yayın hayatına devam ederken, Sezai Karakoç, 1990’da kurduğu Diriliş Partisi ile hayatında farklı bir sayfa açtı.
Partisi Kapatıldı
Karakoç, 1997 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılışına kadar, “güller açan gül ağacı” amblemli partisinin genel başkanlığında siyasi hayatını sürdürdü.
“Mona Rosa” Şiiri ile Tanındı
Sezai Karakoç, 1950 yılında kaleme aldığı, ancak kitaplaştırılmasına 45 yıl boyunca izin vermediği ve bu süre boyunca fotokopi halinde elden ele dolaşan “Mona Rosa” adlı akrostiş şiiriyle geniş bir hayran kitlesine ulaştı. Hiç evlenmedi.
Necip Fazıl Kısakürek’in, “Ruh gibi, Hazreti İsa gibi” diye tanımladığı, Ece Ayhan’ın “Sivil şiirin en iyi şairlerinden” şeklinde övdüğü, Cemal Süreya’nın “Öyle bir Müslüman ki Marx da bilir, Nietzsche de bilir, Salvador Dali de sever. Sıkışmış, sıkıştırılmış deha. Alçak gönüllükle katı yüksek uçuyor. Şemsiyesi yok” ifadesiyle anlattığı Karakoç, 16 Kasım 2021’de İstanbul’daki evinde vefat etti.
Şehzadebaşı Camiî Haziresine Defnedildi
88 yaşında hakka yürüyen Sezai Karakoç, kaleme aldığı “Şehzadebaşı’nda Gün Doğmadan” şiirinde geçen Şehzadebaşı Camiî’nde kılınan cenaze namazının ardından aynı caminin haziresine defnedildi.
SEZAİ KARAKOÇ’UN ESERLERİ
- Diriliş Neslinin Amentüsü
- İslam’ın Dirilişi
- Mevlana
- Yitik Cennet
- İnsanlığın Dirilişi
- Kıyamet Aşisi
- Yunus Emre
- Leyla İle Mecnun
- Diriliş Muştusu
- İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü
- Ayin Çeşmeler
- Varolma Savaşı
- Günlük Yazılar 3 ( Sur )
- Çağ ve İlham Sevgi Devrimi
SEZAİ KARAKOÇ’UN ŞİİRLERİ
- Monna Rosa -I- Aşk ve Çileler
- Anneler ve Çocuklar
- Donuk Aşk
- Kar şiiri
- Ben Kandan Elbise Giydim
- Balkon
- Köse
- Sevgi
- Adak Işığı
- Kara Yılan
- Sessiz Müzik
- Çocukluğumuz
- İnci Dakikaları
- Rüzgar
- Liliyar
SEZAİ KARAKOÇ’UN SÖZLERİ
Putlar tanrısızlık ortamında üreyen ruh mantarlarıdır.
Benim gözlerim yeşildir. Evet evet, onun gözleri ise kara. Ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara.
Umutsuzluk yok! Gün gelir. Gül de açar. Bülbül de öter.
Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.
Allah’ın yolu kaybolmaz. Ama ondan ayrılan veya onu ihmal eden, bir daha doğmamacasına batar. Yolundan ayrılanlar ise kaybedecektir, Allah’ın kaybı yoktur.