Sıcak Havalarda Telefon Kılıflarına Dikkat!

Doç. Dr. Şükrü Özen, "Sıcak havalarda telefon ve tabletlerde kılıf veya koruyucu kullanılmasını önermiyoruz. Kılıflar sıcağı tutarak elektronik cihazlarda ısının dağılmasına engel olur. Bu da patlama gibi sorunlara neden olabilir."

Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şükrü Özen, cep telefonu kullanıcı sayısının özellikle son yıllarda ciddi bir artış gösterdiğini, cep telefonu sayısının Türkiye nüfusunu bile aştığını, bir kişinin işi gereği 2 veya 3 cep telefonu kullanmak zorunda kaldığını söyledi.

Sıcak havalarda cep telefonu, tablet gibi elektronik cihazların kullanımında daha dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Özen, "Ülkemizde bu aylarda Akdeniz başta olmak hava sıcaklıkları oldukça yüksek. Dolayısıyla bu tip elektronik cihazlar çalışırken sıcakla birlikte daha fazla ısınır. Dikkat edilmesi gereken temel noktalardan bir tanesi, aşırı sıcaklarda elektronik cihazların pencere önü, araç içerisinde direkt güneşe maruz kalacağı yerlere bırakılmaması." diye konuştu.

Özen, sıcak havalarda cep telefonlarında sık sık patlamaların meydana geldiğini belirterek, patlamalardaki temel faktörden bir tanesinin telefonlardaki pil ömrünün azalması ve buna bağlı olarak aşırı ısınma olduğunu ifade etti.

Sıcak havalarda elektronik cihazlardaki kılıf ve koruyucuların kullanımı konusunda da uyarılarda bulunan Özen, şöyle konuştu:

"Hava sıcaklıları bugünlerde çok yüksek. Telefon ve tablet gibi cihazlar çalıştığında ortama ısı yayarlar ama telefon ve tabletlerde kullanılan kılıf dediğimiz koruyucular ısıyı tutan özelliklere sahiptir. Bu nedenle telefon ısısını yayamaz ve dolayısıyla aşırı ısınmaya neden olabilir. Bu tip sıcak havalarda telefon ve tabletlerde kılıf veya koruyucu kullanılmasını önermiyoruz çünkü kılıf ve koruyucular sıcağı tutarak elektronik cihazlarda ısının dağılmasına engel olur. Bu da elektronik cihazlarda patlama gibi sorunlara neden olabilir."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.