Şifa Kaynağı Tesbihi Dünyaya Satıyorlar!

Bilecik'in Osmaneli ilçesinde bir atölyede tropikal bölgelerde yetiştirilen kuka ağacının meyvesinden üretilen tespihler, Suudi Arabistan'a ihraç ediliyor.

Osmaneli ilçe merkezine 12 kilometre uzaktaki Gaziler köyünde 2012'de küçük bir atölye kuran Seyyar ailesi, talebin artması üzerine atölyeyi kent merkezine taşıdı. Burada kuka ağacının meyvesinden üretilen tespihler, iç pazarın yanı sıra Suudi Arabistan'da ilgi görüyor.

KUKA TESBİHİNİ DÜNYAYA İHRAÇ EDİYORLAR!

Tespih üretilen işletmenin yetkilisi Zafer Seyyar, Hindistan cevizi görünümünde olan kuka ağacının meyvesini Brezilya'dan ithal ettiklerini söyledi. Köylerinde açtıkları küçük atölyede ürettikleri kuka tespihine talebin kısa sürede arttığını, bunun üzerine atölyeyi kent merkezine taşıdıklarını anlatan Seyyar, şöyle konuştu:

"Tespih üretimine İznik'te yaşayan aile dostumuzun tavsiyesi üzerine başladık. Geçmişte 2-3 işçiyle başladığımız üretime şu an 9 işçiyle devam ediyoruz. Tespihin manevi değerini biliyoruz, o bilinçle yapıyoruz. Kuka tespihi Osmanlı'dan bu yana bilinen bir tespih. Her bir tespih yapımında dikkat edilmesi gereken incelikler vardır. Bu işte el emeği ve göz nuru çok. Tespihteki ufak bir hata, emeğinizi boşa çıkarır."

"Köyde küçük bir atölyede 2-3 kişiyle başladığımız çalışmamız bu hale geldi, büyüdük. Hala da büyümeye devam ediyoruz. Tespihimizin kalitesinden dolayı talep çoğaldı. Suudi Arabistan'a ihraç ediyoruz ve gittikçe de talepler artmaya başladı." Seyyar, delme, yuvarlama, zımpara, boyama ve cilalama işlemlerinin ardından boncuk halini alan taneleri ipe dizerek tespih yaptıklarını anlattı.

Çok çeşitli tespih yaptıklarını ve ayda yaklaşık 12 bin adet ürettiklerini kaydeden Seyyar, sayıyı daha da artırmayı düşündüklerini belirtti. Seyyar, tespihlerin iç pazarda da satışa sunulduğunu ifade etti.

KUKA MEYVESİ ANTİBAKTERİYEL ÖZELLİĞE SAHİP

Seyyar, kuka ağacının meyvesini, Osmanlı döneminde 'mikrop kırıcı' özelliğinden dolayı hekimlerin sağlık sektöründe kullandığını söyledi. Bu meyvenin sağlık alanında önemli yere sahip olduğunun ifade edildiğini kaydeden Seyyar, şöyle konuştu:

"Osmanlı döneminde hekimlerin, padişahın yanına gidebilmesi için kuka tespihi kullanması gerekiyormuş. Kuka tespihi kullanmayan hekimler, padişahın yanına alınmazmış. Bunun, hekimlerin ellerinin bakterilerden arındırılmasından kaynaklandığı biliniyor."

"Tespih çektikçe parlayan, kullandıkça insanı rahatlatan bir özelliği de bulunuyor. İlk önce mat halinde olan tespih, kullandıkça parlayan güzel bir tespihtir. Kuka tespihi, hijyenik özelliğinin yanı sıra hem psikiyatri dalında hem de insanların günün şartlarında stresini atabilmesi için güzel bir tespih."

Kaynak: Star Gazetesi

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.