Şifayab Ne Demek?
Şifayab ne demek? Şifayab kelimesinin anlamı nedir? Şifayab kelimesine örnek cümleler...
Şifâyâb: Şifâya kavuşan, şifâ bulan anlamlarına gelmektedir.
ŞİFAYAB KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
Rivâyete göre 1. Ahmed Han, uzun bir müddet hasta yatmış ve bir türlü şifâ bulamamıştı. Nihâyet mü’minlerin duâsı bereketiyle şifâyâb oldu. Bunu kendisi şöyle ifâde etmektedir:
Kabûl oldu duâsı müslimînin
Selâmet erdi bana hamdülillâh
*****
Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e yazılan naatler vesîlesiyle niceleri dünyevî ve uhrevî faydalara mazhar olmuşlardır. Bunlardan ‘‘Kasîde-i Bürde’’ ismiyle meşhur olmuş bulunan, ancak doğru ismi, ‘‘Kasîde-i Bür’e’’ olan naati dolayısıyla İmâm Bûsirî Hazretleri’nin felç hastalığından şifâyâb olduğu rivâyeti 502 meşhurdur.
*****
Kalem Sûresi’nin 49. âyeti, Yûnus -aleyhisselâm-’ın balığın karnından dışarı çıkarılmayı hakettikten sonraki durumuyla alâkalıdır. Bu âyet-i kerîmeden anlaşılan mânâya göre, eğer Allâh Teâlâ, Hazret-i Yûnus’un tevbesini kabûl ederek yeniden vahyetmek sûretiyle O’nu teblîğ için kavmine tekrar göndermeyi murâd etmeseydi, elbette O, ıssız bir yere, hoşa gitmeyecek bir durumda bırakılacaktı. Lâkin tevbesinin kabûlüyle affa mazhar oldu ve kurtuluşa erdi. Artık balığın karnından, hiçbir nebat ve binânın olmadığı ıssız bir yere çıkarıldığı zaman, O, kınanmış ve fenâ bir hâlde değildi. Sâffât Sûresi’nde belirtildiği gibi, maddî bir hâlsizliğe dûçâr olsa da, lutf-i ilâhîye nâil kılınarak kısa zamanda şifâyâb oldu. Sıhhati kendisine iâde edildi. Çünkü O, Rabbinin affına ve merhametine nâil olmuş ve seçilmiş sâlih bir peygamberdi.
*****
Allâh’ım! Anlayışım kıt, amelim az da olsa (dünyevî ve uhrevî) ihtiyaçlarımı Sen’in kapına getiriyor (karşılanmasını Sen’den talep ediyorum). Rahmetine muhtâcım, hâlimi arz ediyorum.
Ey işlere hükmedip yerine getiren, kalblerin ihtiyâcını görüp şifâyâb kılan Rabbim! Denizlerin aralarını ayırdığın gibi benimle cehennem azâbının arasını da ayırmanı, helâke dâvetten, kabir azâbından korumanı diliyorum.
Allâh’ım! Kullarından herhangi birine verdiğin bir hayır veya mahlûkâtından birine va’dettiğin bir lutuf var da buna idrâkim yetişmemiş, niyetim ulaşamamış ve bu sebeple de istediklerimin dışında kalmış ise, ey Âlemlerin Rabbi, onun husûlü için de Sana yakarıyor, bana rahmetinle onu da ihsân etmeni Sen’den istiyorum.
*****
Kur’ân-ı Kerîm’in Bereketiyle Şifâyâb Olurlardı
Kur’ân-ı Kerîm, ashâb-ı kirâmın hayatına öylesine girmişti ki, onlar her hususta Allâh’ın kelâmına mürâcaat eder olmuşlardı. Hastalıklar karşısında şifâ taleb edeceklerinde, bunu Kur’ân ile yaparlardı.