Sihir ve Büyü Nedir?

Sihir ve büyü nedir? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Sihir Arapça kökenli bir kelimedir. Sehr akciğer, suhr yürek anlamınadır. Sihir “ciğerine vurup insanı sersemleterek istediğini yaptırmak” demektir. Sebebi ince ve gizli olan birtakım söz, iş ve hareketlerle ruh üzerinde tesîr icrâ etmektir. İnsanı istenilen şeyi yapmaya sevk eden gizli kuvvet, tabîata aykırı hâller meydana getiren acâib tesîr demektir. Hakîkatin aksine tahayyül edilen şarlatanlık, yıldızcılık ve hud’a-kârlık yolunda yapılan davranışlar bu kapsama girer.

Sihir bizzat kendisi hârika ve olağanüstü değildir. Birtakım şart ve sebeplerle oluşur. O sebepler herkesçe mâlum olmadığından olağanüstü gibi algılanır. Sebebi belli olmayan bir hakîkat bile başkasını saptırmak maksadıyla kullanılınca sihir olur.

Büyü ise Türkçe’de bükmek kökünden bügü, büğü ve büyü şeklinde kullanılan bir kelimedir. Büyü genelde tabîatüstü gizli güçlerle (cinler vs.) ilişki kurarak ya da kendilerinde gizli güçler bulunduğuna inanılan bâzı şeyler aracılığıyla faydalı, zararlı veya koruma amaçlı bâzı sonuçlar elde etme işidir. Bu yüzden büyü olağanüstü etkileyici güç ve bilgiye sâhip olduğuna inanılan bâzı insanlara yaptırılır.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KALP HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER NELERDİR?

Kalp Hakkında Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

İSLAMDA SİHİR VE BÜYÜNÜN HÜKMÜ

İslamda Sihir ve Büyünün Hükmü

PEYGAMBER EFENDİMİZE BÜYÜ VE SİHİR YAPILDIMI ?

Peygamber Efendimize Büyü ve Sihir Yapıldımı ?

SİHİR VE BÜYÜ YAPMAK İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Sihir ve Büyü Yapmak ile İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.