Siirt’te Sirenle Oruç Açma Geleneği 95 Yıldır Sürüyor

Siirt’in Pervari ilçesinde yaklaşık 95 yıldır ezan sesinin yanı sıra çalınan sirenle iftar yapıyor.

Pervari ilçesine, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ilçe halkına iftar ve sahur vaktinin duyurulması amacıyla Ankara’dan gönderilen siren sistemi, Ramazan ayının simgesi haline geldi.

SİRENLE ORUÇ AÇMA GELENEĞİ

Pervari Belediyesine ait olan ve ilçe halkının “borazan” olarak adlandırdığı siren sistemi, iftar vakti okunan ezanın hemen ardından görevli tarafından evinin damına çıkarılarak yaklaşık 1 dakika kullanılıyor.

Siren sistemi görevlisi 76 yaşındaki Hadi Özer, 20 yıldır evinin damında iftar ve sahur vaktinde siren çaldığını söyledi.

İlçede geçmişte davulcu ve minareli caminin bulunmaması nedeniyle getirilen siren sisteminin bir geleneğe dönüştüğünü belirten Özer, kendisinden önce uzun yıllar borazanı başka görevlilerin kullandığını bildirdi.

Şu anda sireni Belediye Başkanı Tayyar Özcan’ın talimatıyla kendisinin kullandığını aktaran Özer, sistemin geçmişinin bir asra dayandığını anlattı.

İftar saatinde ezana saygı amacıyla ezanın hemen ardından sireni kullandığını, herkesin bu sese alıştığını ifade eden Özer, “Elektriksiz kol aparatının çevrilmesiyle çalışan sireni iftar ve sahur vaktinde çalıyorum. Bazen gece saat 02.00’de evin damına çıkarak sahur vaktini beklediğim oluyor. Halk tarafından borazan olarak bilinen siren sesi uzak köylerden de duyuluyor.” dedi.

“BORAZAN KÜLTÜRÜNDEN ZİYADESİYLE MEMNUNUZ”

Vatandaşlardan Selman Şimşek de siren sesinin Ramazan aylarında ilçenin vazgeçilmezi haline geldiğini bildirdi.

Ezan sisteminin gelişmesine rağmen bu kültürün devam ettiğini belirten Şimşek, “Borazan kültüründen ziyadesiyle memnunuz. Borazan çocukluğumuzdan beri bildiğimiz ve ramazan ayına has bir gelenektir. Çocukken çok dinlerdik. Bazen çalındığında evimizden koşup büyüklerimizin yanına gider, iftar saatinin geldiğini haber verirdik.” diye konuştu.

Abdurrezzak Buluç ise özellikle elektrik kesintileri sırasında herkesin iftar ve sahur vaktini öğrenmek için siren sesini beklediğini anlattı.

“Elektrik kesintilerinin olduğu günlerde halk siren sesiyle iftar vaktinin geldiğini öğreniyor. Küçükken hepimiz evlerimizin damına çıkıp siren sesini bekliyorduk.” diyen Buluç, bu kültürün gelecek nesillere aktarılmasının önemli olduğunu kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

OSMANLI’DA RAMAZAN GELENEKLERİ

Osmanlı’da Ramazan Gelenekleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.