Silah Sesleri Altında Ders Görüyorlar

Gazze Şeridi'nin güneyinde sınıra 700 metre mesafedeki lisede okuyan Filistinli öğrenciler, İsrail askerlerinin silah sesleri altında korku içinde ders işliyor.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentine bağlı Huzaa Şehitleri Kız Lisesi'nde okuyan öğrenciler, eğitimlerine İsrail askerlerinin silah sesleri altında devam ediyor.

Filistinli öğrenciler için İsrail sınırına 700 metre mesafedeki okullarına ulaşmak da orada ders işlemek de hiç kolay değil. İsrail askerlerinin olası hareketliliği ve birliklerin sınır ihlalleri nedeniyle öğrenciler her sabah okula tetikte gidiyor.

Kimi zaman silah sesleri altında ders gören öğrenciler, eğitim hayatını endişe içinde ama kararlılıkla sürdürüyor.

Lise öğrencisi Emire Kadih, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sınırdaki İsrail askerlerinin yol açtığı korkuyu şöyle anlattı:

"Her sabah, İsrail askerlerinin sınır ihlali yapacağı, buldozerlerle bölgeye gireceği ya da ateş edeceği korkusuyla okula geliyoruz. Askerler zaman zaman okul yakınlarındaki tarım arazilerine girerek buraları talan ediyor. Biz de sık sık silah ve patlama sesleri duyuyoruz. Arkadaşlarımızla stres ve endişe içinde ders işliyoruz."

ÖĞRETMENLERİMİZ HAYATIMIZDAN ENDİŞE EDİYOR

Askerlerin tarım arazilerine gelişigüzel saldırılarından okulun da zarar gördüğünü ve binaya kurşunların isabet ettiğini belirten Kadih, "Bizim sınıf askeri gözetleme kulesinin tam karşısında bulunuyor. Ders sırasında askerlerin her hareketini görebiliyoruz. Bu da herhangi bir hareketlilikte endişemizin artmasına, derse olan dikkatimizin azalmasına neden oluyor. Sürekli 'Acaba bize kurşun isabet eder mi?' diye düşünüyoruz. Bu çok acı bir durum." diye konuştu.

Kadih, böyle bir ortamda eğitim almanın son derece zor olduğunu aktarırken, "Geçenlerde İsrail askerleri tarım arazilerine saldırmış biz de kurşunlar nedeniyle sınıfta yere yatmıştık. Bu durum korku ve endişenin yanında ders programımızı da etkiliyor. Beden eğitimi dersi için bahçeye çıkamıyoruz. Öğretmenlerimiz silah saldırılarına karşı hayatımızdan endişe ediyor." ifadelerini kullandı.

Uluslararası topluma seslenen Kadih, çocuk haklarıyla ilgili kurumlara, İsrail'in ihlallerine karşı öğrencilerin emniyeti için harekete geçme çağrısında bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.