Silüet Ne Demek?

Silüet ne demek? Silüetin kelime anlamı nedir? Silüet kelimesine örnek cümleler...

Silüet: Yalnız kenar çizgileri belli olan görüntü veya bu şekilde yapılmış resim anlamına gelir.

Sözlük anlamında karaltı anlamı gelen silüete örnek cümleler.

SİLÜET KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

İşte “İslâm’dan önceki Ömer, İslâm’dan sonra Hazret-i Ömer” oldu. Yani İslâm’dan evvel sert ve haşin tabiatlı Ömer, eridi, bitti, İslâm’dan sonra ise
aynı silüet içinde gözü yaşlı, gönlü muhabbet ve şefkat dolu, yerdeki karıncayı dahi incitmek istemeyen Hazret-i Ömer meydana geldi.

*****

Süleymâniye Câmii, İslâm rûhunun maddede şekillenmesidir. Uzaktan manzarası, ellerini Rabbine uzatan duâ hâlindeki bir insan silüetidir. Mîmârîye ibadetin rûhâniyeti sindirilmiştir. Mânâ, maddeye kâ‘bına varılamaz bir mükemmelikle in’ikâs ettirilmiştir. İçerisi karanlık olmayan bir loşluktadır. Mü’mini, bir gönül heyecânı içinde derûnî bir âleme götürür. Okunmuş su gibidir. Taşı toprağı mânâ kazanmıştır. Bu mâbed, İslâm’ın en ulvî bir üslûpla maddeye aksedişidir. O, sanki susan ve sükûtu ile çok şey anlatan bir insandır. Zemininde beş yüz senedir devam eden secdelerin
izleri, gelip giden, dönmeyen akıncıların hayâlleri vardır. Harcını mâneviyattan alan târife sığmaz derecede ulvî bir âbidedir. Tarih boyu şanlı zaferlere duâ mekânı olmuştur.

*****

Karahisârî gibi daha nice mâhir dehâları bir araya toplayan Sinan, bu eşsiz âbidesinde sükûnet ve asâleti iç içe yerleştirdi. Sâde ve âhenkli bir silüet ortaya çıkardı. Merkezî kubbe ile etrafına öyle mükemmel bir şekil vermeye muvaffak oldu ki, binâ, zeminden itibâren tedrîcen yükselmekte ve nihâyet o muazzam “vâhid”e kapanmaktadır.

*****

Târihin ibret dolu sahîfeleri, âdeta bir milletler mezarlığıdır. Îmansızlık, ahlâksızlık ve zulüm, milletlerin en belli başlı helâk ve yok oluş sebepleridir.
Îmansız ve zâlim kavimlerin “sekerât-ı mevt”i ne müthiş bir ilâhî intikam tecellîsidir. Aradan geçen uzun asırlara rağmen bugün Pompei, sanki ahlâksız insanların taşlaşmış ibret levhalarını sergilemektedir. Sanki mânen hayvanlaşan insan siluetleri!..

*****

Şeytan, Âdem -aleyhisselâm-’a baktığı zaman, karşısında topraktan yaratılmış bir insan göreceği yerde, insan silüetinde bir toprak yığını gördü. Bu sebeple ona secde etmedi. Âdem’deki aslî cevheri göremedi. Onun topraktan olan cesed yapısına aldandı da Rabb’ine isyan etti. Neticede huzûr-i ilâhîden kovuldu. Ebû Cehil ve emsâlleri de, insanı toprak yığını zanneden iblîs gibi Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’deki sonsuz ilâhî tecellîleri göremediler.

*****

Ashâb-ı Kirâmın, mâzileri itibâriyle çorak topraklara benzeyen gönül âlemleri, Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in sohbet meclisindeki mânevî iklimin rahmet ve bereket sağanaklarıyla yoğruldu. Bu sâyede vaktiyle üstüne toprak basılmış eşsiz fazîlet ve mânâ tohumları neşv ü nemâ buldu. Sadırdan sadıra in’ikâs eden muhabbet ve rûhâniyet alışverişiyle yıldız şahsiyetler inkişâf etti. Câhiliyye devrinin merhametsiz, vicdansız, kız çocuklarını diri diri gömecek kadar katı, hak ve hukûk tanımaz insanı eridi, kayboldu. Aynı silüet içinde fakat bu defâ gözü gönlü yaş dolu, diğergâm, ince, rakîk, hassas bir insan hüviyeti teşekkül etti.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.