Sine Ne Demek?
Sine kelimesinin anlamı nedir? Sine kelimesine örnek cümleler...
Sine: Göğüs. Kalb, gönül anlamına gelmektedir.
SİNE KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yola çıktığını haber alan Medînelilerde heyecan zirvedeydi. O mübârek yolcunun yolunu hasretle gözlüyorlardı. O nûrlu kâfileyi karşılamak, o ebedî saâdet kervanının kereminden bir kırıntı kapabilmek için şehrin dışına kadar çıkıp iştiyakla bekleşiyorlardı.
Nihâyet nübüvvetin on dördüncü senesi 12 Rebîulevvel pazartesi günü bir ses bütün müslümanların sînelerinde sevinçle yankılandı:
“Beklenen mübârek yolcu geliyor!..”
Bu müjdeli haberle tekbîr sesleri bütün Medîne’yi çınlatmaya başladı.
*****
Farzediniz ki İslâmî bilgileri öğrendiniz ve yanlış yolda olan bir insanı iknâ edecek derecede ilimle mücehhez bir hâle geldiniz. O da kâfî değil. Güzel
hâllerinizle de numûne olacaksınız. Peygamberler ve Hak dostlarının hayatı bunun en güzel örnekleriyle doludur. Nitekim Hak Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de:
«(Rasûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et!..» buyurmaktadır.
Tavsiye edilen bu ilâhî üslûbun tatbiki neticesinde, târihte nice dikenleşmiş ruhlar güle dönmüş ve zindan gibi sîneler nûra gark olmuştur.
*****
Târih, hem altın sayfaları ve hem de karanlık zulüm sahneleri ile beşeriyete ne büyük bir ibret ve irşad âbidesidir. Üzerimizdeki Güneş, Firavunların, Hâmanların, Nemrutların, Âdların, Semudların bir müddet saraylarını, köşklerini, hazînelerini aydınlatan, sonra da harabelerinin üzerine haşmetle doğan aynı Güneşʼtir. Bir zamanlar isimleri bile korku ile anılan azametli krallar ve zâlimler, bir müddet sonra iki avuç toprak altında kahrolup ilâhî intikâma dûçâr olmuşlardır. Îman güneşinin aydınlatmadığı sahalar ve sîneler, mânen bir yangın yeri gibidir. Îman güneşiyle aydınlanan kalpler ise ebedî saâdetin bahar ülkesidir.
*****
Bazı ırmak ve çeşmeler vardır ki, dünya kurulduğundan beri berrak bir şekilde ve derûnî nağmelerle akmaktadır. Susamış sînelere hayat, elemli yüreklere haz ve ümîd, âşık rûhlara da ilham verircesine serin ve tatlı şırıltılarla kıyâmete kadar da akmaya devam eder. İşte Allâh Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, Allâh yolunda yapılacak bir kısım hayırları da bu akarlara benzetmektedir. Ancak Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in bahsettiği akar, daha başkadır. Zîrâ o, kıyâmete kadar değil, ebediyete kadar akacak bir çeşmedir. Durmadan akan, kula duâ ve ecir getiren bir hayır çeşmesidir. Aktıkça sâhibinin amel defterini ve hayır havuzunu dolduracak, onu ebedî nûra garkedecek bir sebîldir. Yâni sadaka-i câriyedir.
*****
Gerçek bir tebliğci, ruhlara nizam ve hayat aşısı yapabilen rehber şahsiyettir. Her sahada tebliğini aşk, muhabbet ve merhamet ile yapmasını bilen, îmân kaynağı olan gönül insanıdır. Sözü, yazısı ve örnek zarif davranışları ile insanlığa saâdet ve huzur yolunu gösterecek o rehber kişiler, her mâtemin civârında, kimsesizlerin yanıbaşında, muzdariplerin baş ucundadırlar. Onlar, etraflarındaki sefâletlerin ıztırâbını ve bu husustaki mes’ûliyetlerini sînelerinde hissettikleri için, hidâyet ışığı bekleyenlerin imdâdına koşarlar.