Sınır Ötesinde Yetimlerle İftar

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Suriye’nin İdlib kentine bağlı Sarmada kasabasında, aralarında yetimlerin de bulunduğu ihtiyaç sahibi bin 500 kişiye iftar verildi.

Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından Suriye’nin İdlib kentine bağlı Sarmada kasabasında, aralarında yetimlerin de bulunduğu ihtiyaç sahibi bin 500 kişiye iftar verildi.

Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü Mustafa Tutkun ile Hatay Müftüsü Hamdi Kavillioğlu’nun da bulunduğu heyet, İdlib kentinin Sarmada kasabasında oluşturulan Türkiye Diyanet Vakfı Babulhava Suriye Koordinasyon Ofisi bahçesinde düzenlenen iftara katıldı.

Tutkun, burada yaptığı konuşmada, bin 500 kişilik iftar organizasyonu yaptıklarını ve Suriyelilerle aynı sofrayı paylaştıklarını kaydetti.

Ramazan boyunca 90 bin kişilik iftar planladıklarını ifade eden Tutkun, şöyle konuştu:

"Ramazan süresince Suriye'de 90 bin kişilik iftar planladık. Bunlar ramazanın ilk günüden itibaren başladı ve ramazan sonuna kadar devam edecek. Ayrıca hazır gıda paketleri ve yemek dağıtımları devam ediyor. Ramazan süresince devam edecek. Günlük 2 bin koli hazırlanıyor ve her gün farklı noktalara götürülerek belirlenen ailelere dağıtılıyor. Burada her gün bin 500 kişilik iftar yemeği veriliyor."

Dua edilerek açılan orucun ardından İdlib bölgesinde kamplarda kalan Suriyeli çocuklar çuval ve balon patlatma yarışı yaptı, tiyatro gösterisi sundu.

Bu arada Tutkun, iftar öncesi Sarmada bölgesindeki kampları ziyaret ederek hayırseverler tarafından kendilerine ulaştırılan içerisinde gıda ürünlerinin de bulunduğu yardım kolilerini dağıttı.

Suriyelilerle bir araya gelerek sıkıntılarını da dinleyen Tutkun, ellerinden geldiğince Suriyelilerin yanında ve onlara destekte olmaya çalıştıklarını söyledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.