Sınırdan Öbür Tarafa Bir Elma Atsanız Bir İhtiyaç Sahibine Düşer
Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı İnsani Yardım ve Sosyal Hizmetler Koordinatörü Serdar Eryılmaz ile insani yardım faaliyetleri üzerine konuştuk.
Röportaj: Abdullah Güner, İlyas Ceyhan
Suriye’deki iç savaştan kaçan binlerce mülteci, Türkiye sınırına yakın kamplarda ve şehirlerde zor şartlar altında yaşamaya çalışıyor. Üzerlerine düşen bomba görüntüleri ile hatırladığımız ve çoğu zaman yardım etmek için kimyasal saldırı gibi infial uyandıracak bir şey olmasını beklediğimiz Suriyeliler, normal şartlarda da yardıma ve ilgiye muhtaçlar. Suriyelilerin yanı sıra insanlığın bir başka yarası Afrika’da da yaşanıyor. Doğu Afrika’da (özellikle Sudan’da) insanlar açlık ve susuzluktan ölüyor. Hem Suriyelilere hem de Doğu Afrika’ya yardım götüren Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı, iki ayrı bölgeye de acil ihtiyaçlar çerçevesinde, farklı şekillerde yardım etmeye devam ediyor.
Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı İnsani Yardım ve Sosyal Hizmetler Koordinatörü Serdar Eryılmaz ile insani yardım faaliyetleri üzerine konuştuk.
OYUNCAK DAĞITTIĞIMIZ ÇOCUKLARIN GÖZLERİNDEKİ PIRILTIYI GÖRMENİZİ İSTERDİM
Serdar Bey, Hüdayi Vakfı İnsani Yardım ve Sosyal Hizmetler Koordinatörlüğü olarak İstanbul’da ve Suriye’de yaptığınız yardımlardan kısaca bahseder misiniz?
Öncelikle “Üç Aylar İnfak Mevsiminde Yardımlarınız Bereketlensin” dua ve niyazıyla başlattığımız yardım kampanyasından başlayalım.
Tabir caizse bir seferberlik başlattık. Özellikle bu yardım kampanyasıyla İstanbul’da her ay erzak paketi yardımı yaptığımız aile sayısını arttırmak istiyoruz. İstanbul’da her gün araçlarımızla, dağıtım ekibimizle Anadolu ve Avrupa yakasındaki ihtiyaç sahibi ailelere gıda, temizlik maddeleri, çocuk ve hasta bezinden müteşekkil erzak paketi dağıtıyoruz. İlave olarak da vakfımıza bağışlanan adak, nafile kurbanları Hüdayi Hazretlerinin türbesinin bulunduğu Üsküdar merkezimizde keserek birer poşette ihtiyaç sahibi ailelere dağıtıyoruz. Bu şekilde yılda 2-3 defa bu ailelerin evlerine et giriyor. Kurban etlerinin kalan kısmını da vakfımıza bağlı kurs ve yurtlardaki aşevlerinde öğrencilerin yemeklerinde kullanıyoruz. İstanbul dışında Suriye’nin Azez, İdlib, Halep şehirlerindeki kamplarda ve köylerde yaptığımız yardımları gelecek olan bağışlarla arttırmayı hedefliyoruz.
Her hafta sonu yardım tırlarımız yükleniyor ve Suriye’nin içlerine gidiyor. Tabi, Suriye’de yüzlerce kamp var. Biz buralardan gelen ihtiyaca göre, talebe göre imkânlarımız el verdiği kadarıyla un yüklü tırları bölgeye gönderiyoruz. Bunlarla fırınlarda Suriye ekmekleri yapılıyor ve çadırlardaki insanlara dağıtılıyor.
Bölgede düzenli olarak yaptığımız gıda yardımları yanında özellikle savaştan psikolojik olarak en çok etkilenen çocuklar için oyuncak önemli bir ihtiyaç. Kimse bunu bir ihtiyaç olarak görmüyor veya zikretmiyor. Mart ayının son haftası İdlib’e gittiğimizde kamplardaki çocuklara oyuncak dağıttık. Oyuncakları almak için heyecanlanmalarını ve gözlerindeki parıltıyı görmenizi isterdim. Baktığınız zaman erzak paketi yanında maddi değeri düşük bir şey oyuncak.
En büyük ihtiyaç bu anlamda onların moral ve motivasyonlarını yükseltecek, psikolojilerini düzeltecek şeyler sunmak. Savaşta zannediliyor ki yemek içmek en büyük ihtiyaç. Aslında onların en çok morale ihtiyaçları var. Teselli edici küçük bir ikram ve onlarla yaptığınız sohbet daha tesirli oluyor.
“SINIRDAN ÖBÜR TARAFA BİR ELMA ATSANIZ BİR İHTİYAÇ SAHİBİNE DÜŞER”
İçerik olarak başka ne tür yardımlar var?
Kamp ve köylerde yaptığımız gıda yardımında yeni bir konsepte gittik. Mevcut erzak paketinden daha küçük erzak paketleri dağıtmaya başladık.
İçinde her birinden ikişer adet olmak üzere nohut, tas kebabı, sarma, yeşil fasulye, balık gibi tüketimi daha pratik olan konserve yiyeceklerin olduğu gıda kolileri vermeye başladık. Özellikle onların kültür olarak daha çok tükettiği ürünleri koyduk paketlere. Tabi, her yardım kuruluşunun genelde benzer içerikte yardım paketleri var ama biz bu şekilde yaparak klasiğin dışına çıktık.
En azından çadırdaki nüfusa göre kendilerine 4-5 gün yetecek miktarda farklı bir yiyecek yeme imkânları oldu bu şekilde. Hastalanmamaları ve vitamin alabilmeleri için farklı yiyecekler yemeleri gerekiyor. Biz de bunu sağlamış oluyoruz. Gücümüz yettiği, imkânlarımız elverdiği ölçüde yardımcı olmaya çalışıyoruz ama baktığınız zaman İdlib’te üç milyon, Azez ve Elbab’ta bir milyon mülteci var hepsine yetişmemiz zor. Yapılan yardımlar yetmiyor. Hatta bununla ilgili bölgede çok kullanılan bir söz de duyduk: “Sınırdan öbür tarafa bir elma atsanız bir ihtiyaç sahibine düşer” diye.
Burada parantez içinde bir serzenişte de bulunmak istiyorum. Yardım kampanyası başlatmak ve kamplarda zor şartlar altında yaşayan bu insanları hatırlamak için kimyasal saldırı gibi infial uyandıracak bir şey olmasını bekliyoruz.
Örneğin 2016 Aralık ayında Halep’teki saldırılar sonrası başlayan tahliyelerde insanlar İdlib’e yerleşti. Yani toplu kıyım olduğu zaman bizim gündemimize düşüyor yardım meselesi. Tabi, hemen o dönemde muazzam bir yardım kampanyası başlatıldı. Bölgede deposu olan yardım kuruluşları gelen yardımları geri çevirmemek için ikinci üçüncü depoyu kiraladılar. Bu şekilde yüklenme sonucu ihtiyaç fazlası yardım malzemesi toplanmış oluyor. İdlib kimyasal saldırısı sonrası tekrar gündem oldu. Saldırı sonrası müthiş bir şekilde ilaç toplanmaya başlandı. Ama buradaki hastaneleri gezdiğimizde saldırı öncesinde de ilaca ve sağlık teçhizatına ihtiyaç olduğunu gördük. Yani ilaç her zaman ihtiyaç burada. Suriye’nin gündem olması için illa ki bir olayın olması gerekmiyor. Aslında tüm hayırseverler bir saldırı olmasını beklemeden bu yılki zekâtımdan, infakımdan Suriye için şu kadar ayıracağım dese daha güzel olur.
Gıda yardımı dışında sağlık alanında da yardımlar yapıyoruz. Bir doktor grubumuz var. Gönüllü Türk doktorlar kamplara gidip hastaları muayene ediyor. Bize çok dokunan bir şey söylediler. Bir günde yaklaşık yüz çocuk muayene etmişler. Hepsinde de hemen hemen aynı hastalık tespit edilmiş. Kanlarında tespit edilen bir değerden bahsettiler. Çok düşük çıktığını söylediler bu değerlerin. Bunun da ilacının hap veya şurup değil et olduğunu söylediler. Bu çocuklar eğer bir başparmağın ucu kadar et yemiş olsalar kan değerleri normal çıkardı ve hasta olmazdı dediler. Bu çocuklar kaç aydır et yememiş.
Dolayısıyla burada asıl ihtiyaç kurban kestirmek olabilir. Bunu öğrendiğimizden beri her gittiğimizde orada kurban kestiriyoruz.
SOMALİ’DE AÇLIK VE SUSUZLUKTAN ÖLENLER VAR
Hüdayi Vakfı, son birkaç yıldır kuraklık nedeniyle milyonlarca insanın yaşam savaşı verdiği Somali için yardım seferberliği başlattı. Somali’ye gönderilecek yardımlarla ilgili bilgi alabilir miyiz?
“Kuraklık- Doğu Afrika” başlığıyla ayrı bir yardım kampanyası daha başlattık. Kuraklığın en çok hissedildiği ve ölüm haberlerinin geldiği ülke daha ziyade Somali olduğu için enerjimizi buraya yoğunlaştırıyoruz.
Gelecek olan bağışlarla Somali’de de erzak paketleri dağıtıp su kuyuları açacağız. Somali ve Doğu Afrika şartlı gelen bağışları buralarda değerlendireceğiz. Ayrıca 90 TL’lik erzak paketi bağışlarını hem Somali için, hem İstanbul’daki ihtiyaç sahipleri için hem de Suriye’deki kamplarda ve köylerde dağıtılmak üzere değerlendireceğiz.
Malum 2011 yılında Somali’de ciddi bir kuraklık yaşandı. Türkiye çok ciddi bir duyarlılık gösterdi o zaman. Hemen hemen 6-7 yılda bir Doğu Afrika ülkelerinde büyük kuraklık yaşanıyor. Somali’de açlık, susuzluk ve kolera nedeniyle toplu ölüm haberleri geliyor. Bölgede doğru bir lokasyon seçip acilen su kuyuları açılması lazım. Diğer Afrika ülkelerinde açılan basma tulumbalı küçük kuyular yerine burada en az 3-4 köyün istifade edebileceği büyüklükte, su depoları olan ve sürekli su çeken, elektrikle veya güneş enerjisiyle çalışan büyük kuyular açılması gerekiyor. Bunların maliyetleri 70 bin ila 250 bin dolar arasında değişiyor. Biz de bununla ilgili bir bağış çalışması başlattık. Dileyen bu büyük kuyuların açılması için oluşturulan ortak yardım hesabına en az 4 bin dolar olmak üzere bağış yapabilecek. Gıda yardımı olarak da onların isteyeceği ürünleri temin edip gemiyle bölgeye ulaştıracağız. Ayrıca orada da alımlar yapıp dağıtımını sağlayacağız.
YERİNDE GÖZLEMLEYEREK İHTİYAÇLARI BELİRLİYORUZ
İhtiyaç sahiplerinin ve onlara yapılacak yardımların tespitinde nasıl bir yol izliyorsunuz?
Gitmediğiniz yerde bir başkasının sözüyle aslında tam ihtiyaç tespiti doğru yapılamıyor. Bölgedeki halkın kanaati bile olsa sizin gidip orada bir iki gün belki bir hafta kalıp kendiniz teşhisi koymanız daha doğru. Örneğin Somali’yi ele alırsak gittiğimiz için ihtiyaçları biliyoruz. Orada bulunanlarla sürekli temas halindeyiz. Suriye’ye zaten sürekli gidip geliyoruz. Mesela dağıtmaya başladığımız konserve meselesi bizim sürekli gidip gelerek gözlemlerimiz sonucu, fikir teatisi ve istişare sonucu karar verdiğimiz bir şey. Yoksa oradakilere sorsanız gıda paketi gönderin de ne olursa olsun deniyor. İstanbul’da yardım yaptığımız ailelerin ihtiyaçlarını da aynı şekilde evlerine gidip tahkikat sonucu, yerinde gözlemleyerek tespit ediyoruz. Sadece erzak veya ayni yardım yapmıyoruz. Eğitim yardımı ve dul, yetim ailelere de nakdi yardım yapıyoruz. Genel olarak yaptığımız yardımlar ve çalışma prensibimiz bu şekilde.
Kaynak: Hüdâyi Bülteni, 6. Sayı