Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri ve Tedavisi

Sinüzit, Kasım ayından itibaren kış mevsimi boyunca birçok kişinin hayatını olumsuz etkiliyor.

Burnun her iki tarafında ve arkasında olan sinüs boşluklarının iltihabı olarak tanımlanan sinüzit, Kasım ayından itibaren kış mevsimi boyunca birçok kişinin hayatını olumsuz etkiliyor. Kronik sinüzitin bir aydan uzun bir süre devam etmesi sonrası meydana gelen önemli bir sorun olduğunu belirten Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kazkayası, “Özellikle kış aylarında saçlar iyice kurutulmadan dışarı çıkılmamalı ve soğuk havalarda bere kullanılmalı. Özellikle çocuklarda, direncin düşük olduğu için, yani bağışıklık sisteminin gelişimi tamamlanmadığı için sinüzite sık rastlanıyor” açıklamasında bulundu.

Sinüzitin belirtilerinin genellikle çok açık seyretmediğinden hastaların bu durumu göz ardı edilebildiğini vurgulayan Kazkayası, “Çoğu kez hekim tarafından bu tanı konduğunda hastalar endişe duyabilir. Baş ve yüz ağrısı, yüzde basınç hissi, kafada boşluk-sersemlik hissi, koku alma duyusunda azalma, burun tıkanıklığı, burun veya geniz akıntısı, öksürük ve yorgunluk sinüzitin başlıca belirtileri arasında” diye bilgilendirdi.

ÇOCUKLARDA SİNÜZİTE DAHA SIK RASTLANIYOR

Hastalığın belli yaş gruplarında görülme oranı hakkında kesin bir bilginin olmadığını vurgulayan Kazkayası, “Ancak bilinenin aksine çocuklarda akut sinüzite sık rastlanıyor. Bunun başlıca sebebi çocukların özellikle immün dirençlerinin yedi yaşından önce tam olarak gelişmemiş olması. Geçirilen üst solunum yolları enfeksiyonlarından sonra sinüzit oluşma riski mevcuttur. Bu nedenle bu hastalıkların tedavisinin ötelenmemesi gerekir” şeklinde konuştu.

KIŞ AYLARINDA BERESİZ DIŞARI ÇIKMAYIN

Burnun bir klimanın filtresi gibi çalıştığı için düzenli olarak okyanus suyu içeren spreyler ile burun temizliği yapılması gerektiğini anlatan Kazkayası, “Burnun içerisinde mevcut birikimlerin temizlenmesi enfeksiyon yerleşme ihtimalini azaltır. Soğuk havalarda sabahları banyo yapılmaması ya da mutlaka yapılacaksa saçların iyice kurutulması ve sokağa çıkıldığı zaman kafanın bere ile korunması gerekir” dedi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.