Siyonizm Nedir?

Siyonizm nedir, ne anlama gelir? Siyonizmin amacı nedir?

Siyon, Ahd-i Atîk’te (Tevrat’ta) Kral Dâvûd tarafından fethedilip krallığın merkezi yapılan Kudüs şehri için kullanılmış bir isimdir. (II. Samuel, 5/7) Zamanla kapsamı, bütün İsrail topraklarını ifade edecek şekilde genişlemiştir.

SİYONİZM NE DEMEKTİR?

Siyon kelimesine dayanan “Siyonizm” ise, Yahudi halkının “tarihî yurtlarına dönüşü” mânâsında Filistin’de Yahudi devleti kurmayı hedefleyen siyasî hareketi belirtir.[4]

Siyonizm, Filistin bölgesinde Yahudi yurdu kurmayı hedefleyen bir harekettir/ideolojidir. Siyonizm, Avrupa’daki Yahudilerin sosyal, siyasî ve ekonomik durumlarının tartışıldığı süreçte ortaya çıktı. Ayrıca 19. yüzyılın ikinci yarısında, yaklaşık üç milyon Yahudiyi barındıran Rusya’da meydana gelen Anti-Semitizm (Yahudi düşmanlığı) bu düşüncenin doğmasına tesir etti.

Liderliğini Macar Yahudisi olan Theodor Herzl üstlendi. 29 Ağustos 1897’de İsviçre Basel’de ilk siyonist kongresi toplanmış ve bu kongrede “Dünya Siyonist Örgütü” kurulmuştur. Kongrenin toplandığı yıllarda Filistin’in bir Osmanlı toprağı olması, Dünya Siyonist Örgütü lideri Theodor Herzl’in Osmanlı idarecileriyle temasa geçmesini sağladı.

1904 yılında Teodor Herzl’in ölümü üzerine Siyonizm hareketi bir süreliğine duraklamıştır. Haim Weizman’ın, siyonizmin liderliğine gelmesiyle bu duraklamadan kurtulan hareket, merkezini de Viyana yerine İngiltere’ye taşıdı.[5] İngilizlerin yoğun çaba ve desteğiyle çalışmalarına devam eden siyonizm, 1917 yılı itibariyle İngiliz mandası altında Filistin’e Yahudi göçlerini yoğunlaştırmaya başladı.

Kaynak: Fatma Çatak, Altınoluk Dergisi, Sayı: 460

İslam ve İhsan

FİLİSTİN HAKKINDA SIKÇA MERAK EDİLENLER

Filistin Hakkında Sıkça Merak Edilenler

MESİCİD-İ AKSA'NIN TARİHİ VE MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖNEMİ

Mesicid-i Aksa'nın Tarihi ve Müslümanlar İçin Önemi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.