Size Vefâ Gösterecek Üç Şeyi Biliyor Musunuz!

İSLAM VE İHSAN

Her birimiz, ömür sermâyemizi sâlih amellerle değerlendirmek için, bugün ciddî bir gayrete girmeliyiz. Unutmayalım ki, ilâhî imtihan dünyasındaki bu fânî hayat nîmeti, bir defaya mahsus lûtfedildi. Ecel senedimizin meçhul vâdesi dolduktan sonra, artık ne bir tehir söz konusudur, ne bir tekrar, ne de bir telâfî imkânı…

Cenâb-ı Hak, ömür sermâyesini gafletle ziyan edenlerin hâlinden bir manzarayı şöyle beyan buyurmaktadır:

“Onlar Cehennemʼde; «‒Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuz ameller yerine, sâlih ameller işleyelim.» diye feryâd ederler. (Onlara şöyle denilir:) «‒Sizi, düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azâbı!..” (Fâtır, 37)

Dolayısıyla malın, evlâdın ve dostların fayda vermeyeceği gün gelmeden evvel, bugün fırsat eldeyken “kalb-i selîm”e ulaştıracak sâlih amellere gayret etmek mecbûriyetindeyiz.

YARIN İÇİN NE HAZIRLADIĞINIZA BAKIN!

Yine âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Ey îmân edenler! Allah’tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına baksın!..” (el-Haşr, 18)

“Îmân eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık infâk etsinler.” (İbrahim, 31)

“Ey îmân edenler! Kendisinde artık alışveriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyâmet)gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın!..” (el-Bakara, 254)

VEFÂSINI GÖRECEĞİMİZ ÜÇ ŞEY

Unutmayalım ki,

  • Vefâsını göreceğimiz dünya malı, şimdiden infâk ederek âhirete gönderdiklerimizdir.
  • Vefâsını göreceğimiz evlât, Allah yolunda yetiştirdiğimiz, ardımızdan bizim için duâ edip hayır-hasenatta bulunarak sadaka-i câriye olacak evlâtlardır.
  • Vefâsını göreceğimiz dostlar da, Allah için sevip zor zamanlarında kardeş olduğumuz dostlardır.

Hayra mı şerre mi harcayacakları belli olmayan vârislerin eline geçecek mal-mülk ise, hesabı verilecek ağır bir âhiret mesʼûliyetinden başka bir şey olmayacaktır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2014 – Aralık, Sayı: 346, Sayfa: 032