Soba, Battaniye ve Kıyafetleri Yok!

Suriye'nin Hatay sınırı yakınında bulunan ve çetin kış şartları nedeniyle yaşanamaz hale gelen çadır kentlerde mücadele veren binlerce kişi, kendilerine uzanacak yardım elini bekliyor.

Suriye'nin İdlib kenti kırsalında, Hatay'ın Yayladağı ilçesi sınırı yakınlarındaki çadır kentler, soğuk ve yağışların gelmesiyle yaşanamaz hale geldi.

Suriye'de devam eden iç savaş nedeniyle evlerini terk ederek, güvenli gördükleri alanlara çadır kurup yaşayan insanlar, kış mevsimi nedeniyle soğuk ve çeşitli sorunların etkisi altında hayatlarını sürdürmeye çalışıyor.

Yayladağı ilçesi karşısındaki boş tarlalara kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda yaşayan yaklaşık 50 bin Suriyeli, elektrik, su ve yolun olmadığı, yağışlar nedeniyle de adeta bataklığa dönen bölgede yaşamlarını sürdürüyor.

İnsanlar çadırların arasında zaman zaman ayak bileklerine kadar çamura batarken, bölgeye traktör ve arazi aracı dışında hiçbir araç giremiyor.

Birçoğu soğuk hava ve çamura rağmen, çorapsız terlikle gezen Suriyeliler, bir yandan yırtık dökük çadırlarını ısıtmak için gün boyu odun çalı toplamaya çalışırken, bir yandan da yağmur yağdığında "çadırları su almasın" diye dua ediyor.

SOBA, BATTANİYE VE KIYAFETLERİ YOK

Bölgedeki çadır kentlerden Cebel Kampı sorumlusu Hüseyin Osi, kamplarında bombardıman nedeniyle çevre ilçelerden gelen 190 ailenin yaşadığını kaydetti.

Kış aylarının gelmesinden dolayı oldukça zor günler geçirdiklerini belirten Osi, şunları söyledi:

"Soba, çadır, battaniye, gıda yok, ortalık çamur. Bu insanlar, Rusya ve Esed’in bombalarından kaçarak geldi. Elektrik, su, altyapı hiçbir şey yok. İnsan hakları var diyorlar. Hiç kimsenin bunu tanıdığı yok. İnsan hakları bizimle ilgilenmiyor, hayvan haklarına çağrıda bulunuyoruz. Belki onlar görür bizi. Burada birçok insanın çadırı su alıyor. İçinde battaniye yok. Acilen yardımların bizlere ulaştırılması gerek. Yoksa birçok insan soğuktan hayatını kaybedecek."

KIYAFETLERİNİ KURUTAMIYORLAR

İç savaşta en büyük oğlunu kaybeden ve 2 oğlu 3 torunuyla, 6 aydır çadırlarda yaşayan Maruf Kafi (72) gıda, kıyafet ve çeşitli ihtiyaçların yanı sıra soğuk ve çamurla mücadele etmeye başladıklarını anlattı.

Çadırların birçoğunun yama ile yapıldığını vurgulayan Kafi, "Su, yemek, kıyafet hiçbir şeyimiz yok. Ancak daha tehlikeli bir durum var. O da hastalık. Çocuklar soğuktan hastalıktan kurtulmuyor. Düşünün yağmur yağıyor. Çocuklar çamura batıyor ve annesi kıyafetini kurutamıyor. Biz hayırseverlerden soba istiyoruz. Türkiye’ye bugüne kadar yaptıkları için teşekkür ederiz. İnşallah Türkiye’nin bu yardımları yapmaya gücü vardır." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.