Soğuk Havadan Çok Kapalı Ortam Hasta Ediyor
Havaların iyice soğuduğu bugünlerde çocukların okul nedeniyle bir de kapalı ve kalabalık mekanlarda bulunması mikropların kişiden kişiye bulaşmasını kolaylaştırıyor. Bu noktada öncelikle ebeveynlere büyük görevler düştüğünü belirten Çocuk Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Metehan Özen, enfeksiyonlardan korunmada en etkili yöntemin el yıkama alışkanlığını kazandırmak olduğunu vurguluyor.
200’den fazla virüsün çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açtığını biliyor muydunuz? Yanlış duymadınız. Üstelik bu virüslerin sanıldığı gibi havaların soğuması veya çocuğun üşümesi ile ilgisi yok! Çocuk Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Metehan Özen genellikle sonbahar ve kış mevsiminde ortaya çıkan enfeksiyonların özellikle kapalı ve yeterince havalandırılmayan ortamları sevdiklerini belirterek “Çocuklar kışın daha çok hasta olurlar çünkü çocukların okula gitmesi virüsler ile karşılaşmayı artırır. İnsanlar hava soğuk olduğu için iç ortamlarda birbirlerine yakın temasta kalırlar ki, bu da enfeksiyonların bulaşmasını kolaylaştırır. Ayrıca düşük nem oranı, burun mukozasını kurutur; bu durum da çocukları soğuk algınlığına yol açan mikroplara (virüslere) karşı daha hassas hale getirir” diyor.
GEREKSİZ ANTİBİYOTİKE DİKKAT!
Üst solunum yolu enfeksiyonu olan çocuklar virüsü aldıktan sonra iki-üç gün içerisinde burun akıntısı, burun tıkanıklığı, boğazda kaşıntı, boğaz ağrısı, ses değişikliği, halsizlik, hapşırık ve geniz akıntısının yol açtığı hafif öksürük sorunları ile karşı karşıya kalıyor. Şikayetler genellikle bir hafta devam ediyor. Çocukların birçoğunun yılda beş ile sekiz kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiklerini belirten Özen, yılda sekizden fazla solunum yolu enfeksiyonu, ikiden fazla zatürre ya da üç dört kez orta kulak iltihabı geçiren çocukların ise başta bağışıklık sistemine ilişkin olmak üzere bazı testlerin yapılması gerektiğini söylüyor.
Viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının kesin bir tedavisi olmadığını, burun akıntısı ve tıkanıklığı gibi bazı şikayetler azaltılabilse de bunun daha kısa sürede iyileşmeyi sağlayamadığını kaydeden Özen: “En sık yapılan hatalardan biri de gereksiz antibiyotik kullanımıdır. Unutmayalım ki antibiyotikler bakterileri öldürür ama üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan virüsleri öldürmez. Viral enfeksiyonlarda gereksiz antibiyotik kullanılması bakterilerde direnç gelişimine yol açar; gerçekten bu ilaçlara ihtiyacımız olduğunda ise işe yaramazlar. Bu nedenle antibiyotikler sadece doktor önerisi ile kullanılmalıdır” diyor.
DESTEKLEYİCİ TEDAVİ UYGULAYIN
Tedavide asıl önemli olanın destekleyici tedavi olduğunu belirten Özen, bunların arasında çocukların sıvı alımının artırılması, sigaraya maruz kalmasının engellenmesi, serum fizyolojik ile burnunun temizlenmesi ve aspire edilmesi, 38 derecenin üzerinde olması durumunda ılık duş yaptırılması, ılık uygulama yapılması ve ateş düşürücü verilmesinin sayılabileceğini söylüyor. Burun akıntısı ve tıkanıklığını azaltmaya yönelik tedavilerin ise etkinliğinin çok sınırlı olduğunu ancak şikayetlerin belirgin olduğu durumlarda hekime danışılarak 4-6 yaş üzerindeki çocuklarda verilebileceğini kaydeden Özen: “Viral enfeksiyonlar ile birlikte aspirin kullanılması Reye sendromu denilen, karaciğer yetmezliğine kadar giden ve hayati riske neden olan durumlara yol açabilir” uyarısında bulunuyor.
MİKROPLARA KARŞI BU ÖNLEMLERİ ÖĞRETİN!
Hastalıklar kapıyı çalmadan önlem almak ve bunun için çocukları bilgilendirip bilinçlendirmek ise en doğru olanı! Peki o önlemler neler? Özen: “Çocukları üst solunum yolu enfeksiyonlarından korumak için hasta kişilerden uzak durmasını, sık el yıkamasını, maske takmasını, kağıt mendil kullanmasını (kullanılan mendil hemen çöpe atılmalı) öğretmek gerekir. Birçok enfeksiyon hastalığının kontrolünde kişisel temizlik alışkanlıkları çok önemlidir. Küçük yaşlardan itibaren çocuklarda el yıkama alışkanlığı geliştirilmesi, tuvaletten sonra elini iyi yıkaması ve gün içerisinde de sık sık ellerini yıkaması, elini ağzına, yüzüne götürmemesi hastalıklardan korunmada çok büyük rol oynar” diyor.
Sınıfların sık sık havalandırılması, dengeli ve yeterli beslenmeye özellikle de kahvaltıya dikkat edilmesi gerekiyor. Çocuklara mutlaka günde 1 litre su içirilmeli, kalın ve yünlü giyecekler yerine pamuklu giyecekler giydirilmeli, hasta çocuk rapor alarak okula gönderilmemeli. Düzenli reklamı yapılan ve tavsiye edilen pek çok ürün ve bitkisel formüllerin bilimsel kanıtının olmadığını belirten Özen: “Hatta bu ürünlerin böbrekler ve karaciğere zarar verdiğine dair yayımlanmış çok makale vardır. Bu nedenle enfeksiyon önleyici ve/veya bağışıklık sistemi destekleyici tedaviler konusunda tecrübeli bir uzmana danışmadan önce bağışıklık sistemi destekleyici tedavi kullanmamak gerekir” uyarısında bulunuyor.
GRİP AŞISI YAPTIRMAK FAYDALI
Özellikle birçok çocuğun bir arada bulunduğu ortamlarda oyun alanlarının ve oyuncakların uygun şekilde temizlenmesi ve grip aşısı yaptırılması da önemlidir diyor. Grip aşısının her yıl, kış aylarında görülmesi beklenen grip virüslerine karşı yeniden hazırlanan, inaktif yani ölü bir aşı olduğunu belirten Özen: “Özellikle risk grubunda olanlar için aşılama önemlidir. Astım, diyabet, kalp hastalığı, böbrek hastalığı, nörolojik ya da nöromusküler (kas ve sinir hastalığı) hastalıkları olan çocuklar ve bu çocuklar ile aynı evde yaşayan diğer kişiler risk grubunda olmasa bile mutlaka aşılanmalıdır. Örneğin evde astımlı bir çocuk var ise evdeki herkesin aşılanması önerilmektedir” diyor.