Sohbet Meclislerinin Faydası
Tarîkatte, (mânen) faydalanma ve faydalandırmanın esas noktası sohbettir. Sohbette söz ve yazıyla iktifâ edilmez.
Tarîkatte, (mânen) faydalanma ve faydalandırmanın esas noktası sohbettir. Sohbette söz ve yazıyla iktifâ edilmez.
SOHBET MECLİSLERİNİN FAYDASI
Mânevî sohbetlerde, söz ve bilginin beraberinde, gönüllerden gönüllere bir feyz ve rûhâniyet akışı da vâkî olmaktadır. Esâsen, sohbet meclislerinin en mühim faydası da budur. Yani sohbet halkasında bulunanların müsbet hissiyâtının birbirine sirâyet etmesidir. Zira mânevî sohbetlerde, fizikteki birleşik kaplar kânunu misâli, kalpler arasında mânevî bir alışveriş hattı tesis edilir. Bu hattan duygular sirâyet eder. Zamanla kalbî keyfiyetler birbirine benzemeye başlar. Zevkler, duyuşlar ve görüşler aynı hâle gelir. Bunun içindir ki Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede:
“Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun!” (et-Tevbe, 119) buyurmaktadır. Zira sâdık olmak, bu kalbî beraberliğin en tabiî neticesidir.
Esâsen bütün kâinâtta bir aynîleşme temâyülü bulunmaktadır. Bu, varlığın aslının tek olmasından doğan bir keyfiyettir. Meselâ; bir odanın herhangi bir köşesinde keskin bir kokunun şişesi devrilse, bundan etrafa yayılan râyiha, odayı dolduran havanın bütün zerrelerinde eşitleninceye kadar, o râyihayı fazlaca emmiş olan hava zerrelerinden diğer zerrelere doğru bir sirâyet / geçiş cereyân eder. Sıcak-soğuk, aydınlık-karanlık gibi bütün zıtlıklar için geçerli olan bu keyfiyet, sadece fizikî âleme mahsus olmayıp gönül âlemi için de aynen geçerli bir kanundur.
Nakşî meşâyıhından ve büyük Osmanlı ulemâsından Muhammed Hâdimî Hazretleri der ki:
“...Hâller sârîdir, sohbet ve ülfet edenlerin hâlleri birbirine geçer… İnsanların tabiatları birbirine benzemeye ve başkasını tâkip etmeye meyyâldir. Tabiat, sahibi farkına varmadan başka bir tabiatın husûsiyetlerinden alıverir…”
Nitekim halk lisânında da; “Kalpten kalbe yol vardır.” denilmiştir. Fakat kalpler arasında gerçekleşen hâl sirâyetini artıran en mühim vâsıta ise muhabbettir. Bu bakımdan mânevî sohbetlerde de, muhabbet, hürmet ve edep duygularıyla kalbi dâimâ alıcı ve uyanık hâlde tutmak îcâb eder. Yani sohbette sadece fizikî beraberlik kâfî değildir, kalbî beraberlik de şarttır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmâm-ı Rabbânî, Erkam Yayınları