Sohbetle Kazanılan Güzellikler
Sohbetlere devam etmek tasavvufi (bu) yolun âdâbındandır. Sohbetlerde okunan âyet-i kerime, hadisi şerife, enbiyaullah, sahabe ve kibar-ı ehlullah menâkıbları gibi ruha inşirah ve bilgi veren şeyler okunduğunda dünya keder ve üzüntüleri, kalbden çıkar yerini Allah, peygamber ve İslâm büyüklerinin sevgisi kaplar.
Tasavvufi manevi sohbetlere devam etmekle keder, üzüntü gider, huzur gelir. Dünya sevgisi gider, Allah sevgisi gelir. Hırçınlık huysuzluk gider, yumuşak güzel ahlâk gelir. Vücud yorgunluğu gider, zindelik, şevk hali gelir. Kendini beğenme hassası gider, tevazu hali gelir. İnsanlara karşı husumeti gider, insanları sever hale gelir. Farkına varmadan daha bu gibi bir çok güzel hasletler tecellî eder.
Dikkat edilecek bir husus da sohbetteki bu halini ikinci sohbete kadar devam ettirmek olmalıdır. (Bunun da ilacı: Dünyacılardan, mâlâyanicilerden arkadaşlığı azaltmak, sâlih, yani ihvanın ciddi, vakarlı, ahlakları güzel, az konuşanları ile arkadaşlığı çoğaltmak.)
ALLAH'IN YOLUNDA FITRATINI BULAN AZALAR
Bir de gözü, kulağı, dili, kalbi Allah’ın yolunda istimal etmekdir.
Meselâ göz haram şeylere bakmak için değil, semavata bakıb Cenâb-ı Hakk’ı anmak, Kur’an ve faideli kitablar okumak için.
Dil; gıybet, bühtan, dedikodu, kalb kıracak sözler sarf etmek için değil, nasihat etmek, Kur’an okumak, dua etmek, gönül alacak tatlı, faideli sözler söylemek için.
Kulak; dedikodu, çalgı gibi şeyler dinlemek için değil, nasihat dinlemek, Kur’an dinlemek, her sesden Cenab-ı Hakk’ın varlığını duymak için yaratılmıştır.
Bazı sâlikler ilk devrelerde çok güzel halleri olduğu halde, sonraları terakki edecekleri halde gerilemektedirler. (Letaif bakımından terakki etseler dahi) Sebebine gelince her sâlikin halini kopye etmektendir, yani hatalı, ahlâkı zayıf, dedikoducu sâliklerin de hak yolunda olduklarını zan etmeleri sebebiyle...
Hak yolundaki sâlikler tıpkı bir çiçek bahçesine benzerler, en nâdide çiçekler güller de bulunabilir, ısırgan otları, dikenler de.
Güller Hak yoluna ihlâsla tam yönelmiş, dedikodu, gıybet bilmeyen, mütevazi, merhametli herkesle geçimli, daima kendi nefislerinin hatalarını görenlerdir.
Dikenler ise her ne kadar en ulvî yola kabul edilmiş iseler de, fıtratdan zayıf oldukları için kendilerini güzel ahlâk ile bezeyemeyenlerdir.
Sâdık Dânâ, Altınoluk Sohbetleri-6. s. 65-101
Kaynak: Sâdık Dânâ, Altınoluk Dergisi, 371. Sayı
YORUMLAR