Son Ramazan Ayımız Şuuruyla Değerlendirelim

Rahmet, bereket ve mağfiret mevsimi Ramazan'ın kıymet ve fazileti nedir? Kul bu ayda nasıl bir idrak ve şuur içinde olmalıdır? İşte son Ramazan'ımız olabilir idrakiyle değerlendirilen Ramazan'ın bereket ve fazileti...

Ramazân-ı Şerîf, Cenâb-ı Hakk’ın müstesnâ bir kıymet bahşettiği mübârek bir aydır. Nasıl ki 24 saatlik bir gün içinde seher vaktinin, 7 günlük bir hafta içinde Cuma gününün apayrı bir husûsiyeti varsa, senenin ayları içinde de Ramazân-ı Şerîf’in öyle müstesnâ bir kıymeti vardır. Diyebiliriz ki Ramazân-ı Şerîf, âdeta semâmızdaki yıldızlar içinde bütün haşmetiyle parlayıp cihanı aydınlatan Güneş gibidir.

AĞIR ZİYANDA OLANLAR

Sâlih zâtlardan biri, bu mübarek ayın kıymetini şu teşbihle îzah etmiştir:

“Sene bir ağaçtır. Receb ayı bu ağacın yapraklanma günleri, Şâban ayı meyvelenme günleridir. Ramazan ayı ise meyvelerinin toplandığı günlerdir.”

Demek ki böyle bir mânevî hasat mevsiminde gaflet uykusuna dalan kimse, mahsulünü vaktinde toplamayı ihmâl edip de dalında çürüten kimse gibi, ağır bir ziyâna dûçâr olur.

Rabbimiz’e nihâyetsiz şükürler olsun ki biz âciz kullarını bu Ramazân-ı Şerîfʼe eriştirdi. Lâkin gelecek senenin Ramazanʼına da erebilecek miyiz, meçhul! Zira geçen Ramazan’da aramızda olup bu Ramazan’da hayatta olmayan nice kardeşlerimiz var. Onlar için artık bir Ramazân-ı Şerîf’i ihyâ etme imkânı kalmadı.

SON RAMAZAN AYIMIZ GİBİ DEĞERLENDİRELİM

Bu itibarla, nasıl ki Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, her namazı son namazımız olabileceği şuuruyla kılmamızı tavsiye buyuruyorsa, biz de idrâk etmekte olduğumuz bu mübârek ayı, son Ramazan’ımız olabileceği şuuruyla, büyük bir kalbî teyakkuzla değerlendirelim. Bu gufrân ayının kadrini-kıymetini bilip ondan tertemiz çıkmak için gayret gösterelim. Elimizden gelen hiçbir hayrı ertelemeyelim, hiçbir sâlih ameli de ihmâl etmeyelim.

Receb ve Şâban ayları, Ramazân-ı Şerîf’e bir nevî hazırlık mâhiyetinde olduğu gibi; Ramazan’ın ilk yirmi günü de “aşr-i âhir”ine, yani “son on gün”üne hazırlık mesâbesindedir. Zira bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi, Ramazan’ın bu on gecesi içinde bulunan âdeta “gizli bir hazine” durumundadır.

Bu itibarla son on günün her ânını, bir sâlih amelle doldurmaya, bir hayırla süslemeye, gönlünü aldığımız bir garibin samimî duâsıyla tezyin etmeye, son derece îtinâ gösterelim.

Nitekim Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-’nın rivâyetine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Ramazan’da (kendisini Cenâb-ı Hakkʼa yakınlaştıra­cak kulluk gayretlerine) diğer aylardan daha fazla  îtinâ ederdi. Ramazan’ın son on gününde ise evvelki günlerinden daha fazla ibadet ederdi. (Bkz. Müslim, Îtikâf, 8; İbn-i Mâce, Sıyâm, 57)

Abdullah bin Abbas (r.a) da şöyle der:

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- insanların en cömerdi idi. Ramazan ayında ise cömertliği daha da artardı. Çünkü Cebrâil -aleyhisselâm-, her sene Ramazan’da gelir, ayın sonuna kadar beraber olur, Efendimiz ona Kur’ân-ı Kerîm’i arz ederdi. İşte bu günlerde Allah Rasûlü, esen rüzgârlardan daha cömert olurdu.” (Müslim, Fedâil, 50)

Bizler de ilâhî rahmetin coşup taştığı Ramazân-ı Şerîf’te, bilhassa da onun son on gününde; elinden, dilinden ve gönlünden merhamet ve şefkat tevzî eden bir “rahmet insanı” olmaya gayret göstermeliyiz.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2021 – Mayıs, Sayı: 423

İslam ve İhsan

RAMAZAN AYINDA YAPILACAK İBADETLER

Ramazan Ayında Yapılacak İbadetler

RAMAZAN AYINDA KUR'ÂN'IN BİZE KAZANDIRDKILARI

Ramazan Ayında Kur'ân'ın Bize Kazandırdkıları

RAMAZAN AYINDA YAPILAN İBADETLERİN SEVABI

Ramazan Ayında Yapılan İbadetlerin Sevabı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.