Sosyal Medya Adabı Nasıl Olmalıdır?

Sosyal medya nasıl kullanılmalı? Sosyal medya âdâbı nasıl olmalıdır? Sosyal medyada dikkat edilmesi gereken kurallar nelerdir? Sosyal medyada adap ve nezaket kuralları...

20. yüzyılın ortalarında Abraham Maslow adlı bir psikolog, bilinen psikoloji teorilerinden farklı olarak bir tez ortaya atar. Adına “İhtiyaçlar Piramidi” dediği bu teori, beş basamaklı bir piramittir. Bir insana hayat boyu lazım olan, “fizyolojik, güvenlik, sevgi görme/ait olma, saygı görme, kendini gerçekleştirme” gibi ihtiyaçlardan oluşan bu piramit, zamanla modern psikolojinin temel başvuru kaynaklarından biri olur.

Sosyal medyayı görmezden gelmek, ondan uzak kalmak bir tercih… Ama bütün teknolojik gelişmelere karşı yaptığımız gibi, tarihi tekerrür ettiren bir tercih. Tavşanın dağa küsmesi gibi bir tercih. Çağıldayıp akan bir ırmağa karşı kürek çekmek ne mümkün? En mâkulü, onunla senkronize olup, îtidâli elden bırakmadan, sanal dünyada “Müslümanca Duruş” sergileyerek var olmak/olmaya çalışmak…

Hayatımıza yön veren her alanın bir âdâbı ve erkânı var. Sosyal medya, hayatımıza hızlı bir giriş yapmış olsa da, onun elini kolunu sallayarak, kontrolsüzce ilerlemesine rızâmız olamaz, olmamalı… Ona bir çerçeve, hudut çizmek elzem…

SOSYAL MEDYAYI KULLANMA ADABI

Kendinize sormamız gereken ilk soru: “Bu platformlarda ne işim var?” olmalı. Buna göre niyet-amel denklemi kurmalıyız.

Bir paylaşım yaparken “Bunu gerçekten paylaşmalı mıyım?” sorusunu kendinize mutlaka sorun.

Sosyal medyanın iletişim biçimi “sanal” üzerinden yürüdüğü için, yüz yüzeyken yapamadığımız hiçbir şeyi sanalda da yapmamalıyız. Gizliliğin arkasına sığınıp “trol”lük yapanlar, tehlikeli sularda yüzerler.

Sosyal mecralarda yapılan yorumlar, paylaşımlar, mesajlar, siz silseniz bile silinmez. Bunu aklınızdan çıkarmadan hareket edin. Bazı paylaşım ve yorumlar, hukukî yaptırımlarla neticelenebilir.

Kendinize ait, orijinal içerikler üretin yahut kaynak belirtin. Aksi durum, intihâl demektir.

Sosyal medya hesabınız, sizin kontrolünüzde olsa da, bu mecrâ sizin dostunuz değildir. Hemen her şeye ve detaylara bu mecrâda yer vermeyin.

Kişisel verilerin korunması ve kullanılmasına dair esaslar var. Unutmayın ki bu platformlar, şahsî bilgilerinizi data olarak depoluyor ve yeni dünya düzeni bu veriler üzerine inşâ ediliyor.

Sosyal mecrâlarda kendinizin ve ailenizin mahremiyetine âzamî ölçüde dikkat edin. Bilhassa çocuklarınızın rızâsını almadan etkileşim ve beğeni bol olsun diye onları paylaşmayın. Yahut yüzlerini filtreleyerek paylaşım yapın.

Toplu ortamlarda telefonunuzu son ses kullanmayın. İzlediğiniz, dinlediğiniz içerikleri kulaklık yardımıyla takip edin.

Sosyal medyada da kalp kırılır. Bunu hatırınızdan çıkarmayın! Rencide edici, gönderme, kıskandırma içeren paylaşım ya da içeriklerden kaçının. Bu, ancak gönül dünyanızı yorar.

Toplumu ifsâd eden, niyeti belli hesapları takip edip takipçi sayılarını artırmayın. Uzaktan takipten zarar gelmez, ama yakın takip hâl sirâyetine yol açabilir.

“Ey îman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (el-Hucurât, 6) âyet-i kerîmesi, sosyal medyada başımızın tâcı olsun. Her paylaşıma inanmayın, doğruluğunu te’yit etmeden onu yaymaya çalışmayın. Bu platformlar, duygudan önce mantık ister. Sol beyninizi çalıştırın

Bir diğer baş tâcı âyetimiz de:

“Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (el-İsrâ, 36) olsun. Sorumluluk, sanal dünyayı da içine alır.

Kendinizi sanal platformlarda olduğunuzdan farklı göstermeye çalışmayın. İnanın, böyle çok daha güzelsiniz!

Sosyal medyada kendinize ve ailenize sınırlar koyun. Aksi hâlde bağımlılığa, nomofobiye (telefonsuz kalma, gündemi kaçırma korkusu) kapı aralarsınız.

Yazışmalarınızda “Büyük harf/Caps Lock” tuşunun kapalı olduğundan emin olun. Durduk yere büyük harfle yazılan mesajlar, karşınızdakilere had bildirme anlamına gelir.

WhatsApp gibi mesajlaşma platformlarında bir gruba bilginiz olmadan dâhil edilmeyin. Dâhil olduğunuz gruptan çıkmanız îcâp ediyorsa, müsaade isteyerek, nezaketle ayrılın.

Özelden yazabileceğiniz mesajları gruba yazarak, insanları meşgul etmeyin.

Şahsî meselelerinizi grupta, herkese açık paylaşımlar yaparak halletmeye çalışmayın.

Sabah erken ve akşam geç saatlerde insanları zaruret yoksa arayarak yahut mesajla rahatsız etmeyin.

Aramanız cevapsız bırakılıyorsa, ısrarla aramayın, mesaj yollamayın.

Dînen herhangi bir dayanağı olmayan, çalakalem yazılmış hazır içerikleri âyet, hadis diye paylaşmayın. Muharrem ayı gelmeden, Muharrem paylaşımı yapmayın. Takvime bakın!

Twitter gibi daha çok politik paylaşımlar yapılan platformlarda bilmediğiniz şeyin ardına aslâ düşmeyin. Resmî ve sağlam temeli olan, destek amaçlı # hastag kullanırken bile dikkatli olun. Zemin kaygan, troller her yerde!

Velhâsıl, sosyal medya dünyamıza girdi bir kere. Onu hayatımızdan kovamayacağımıza göre, bize yakışan; onu zamana ve zemine uygun kullanmak olmalıdır.

 Unutmayın! Kirâmen kâtibîn melekleri sosyal medyada da bizimle…

Kaynak: Fatma Çatak, Altınoluk Dergisi, Sayı: 437

İslam ve İhsan

MÜSLÜMANIN SOSYAL MEDYA İLE İMTİHANI

Müslümanın Sosyal Medya İle İmtihanı

SOSYAL MEDYADA MAHREMİYET NEDEN ÖNEMLİ?

Sosyal Medyada Mahremiyet Neden Önemli?

SOSYAL MEDYA KULLANIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Sosyal Medya Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.