Sosyal Medya Kullanıcıları Paylaştıkları İçerikleri Teyit Ediyor mu?

Sosyal medya kullanıcıları paylaştıkları içerikleri teyit ediyor mu?

Başta X, Youtube, Instagram, Tiktok ve Facebook gibi uygulamalar olmak üzere onlarca sosyal medya platformu dünyanın farklı noktalarında milyarlarca kişi tarafından kullanılıyor. Sosyal medya kullanıcılarının hayatının merkezine yerleşen bu uygulamalar, bireylere kendilerine ait profiller oluşturarak etkileşim yaratma fırsatı tanımakla sınırlı kalmıyor. Ayrıca kullanıcıların dünya gündemini takip ettiği, gündem oluşturduğu, haber takibi yaptığı bir alan da ortaya çıkartıyor. Televizyon, gazete veya dergi gibi ana akım medya unsurlarından farklı olarak, sosyal medya uygulamalarında etkileşim hızının saniyelere indirgenmesi de içeriğin yayılması bakımından kritik bir fark yaratıyor. 

Kaynaksız haber paylaşımı

Medya kurumları tarafından servis edilen haberin kaynağı belirtilmek zorundayken dijital platformlardaki anonim hesapların bu kurala uymadığı görülüyor. Ana akım medyada, manipülatif bir içerik mevcut kurumu yasal sorumluluklarıyla karşı karşıya getirirken, sosyal medyadaki manipülatif paylaşımları yasa koyucunun takip etmesi oldukça zor. Ayrıca ana akım medyada gazeteciler, muhabirler veya editörler mevcut bilgiyi teyit etmek zorundayken, X'te gerçekleştirilecek bir paylaşımda bu zorunluluk da mevcut değil. 

Hal böyle olunca, sosyal medya platformlarında dezenformasyonun önünü alabilmek oldukça güç. Çarpıtılmış manipülatif içeriklerin, milyonlarca takipçisi olan 'fenomenler' tarafından kaynak gösterilmeden paylaşılması ise dezenformasyon tehlikesini daha da ileri bir boyuta taşıyor.

Türkiye konuyla ilgili kritik bir olayı, asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinde yaşadı. Milyonlarca takipçisi olan bazı sosyal medya kullanıcılarının, Hatay'da arama kurtarma çalışmaları sürdüğü esnada, "Yarseli Barajı patladı." şeklindeki paylaşımları büyük bir krize sebep oldu. Enkaz altında kalanları kurtarmaya çalışan ekipler, haberin yayılması üzerine bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

Fenomenler içerikleri herhangi bir kaynaktan doğrulatmaya dikkat ediyor mu?

Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) UNESCO, 45 ülkeden en az 1000 takipçisi bulunan 500 sosyal medya hesabı sahibiyle yaptığı "Ekranların Arkasında" isimli anketin raporunu yayımladı. 

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Bowling Green Eyalet Üniversitesi'ndeki bir grup araştırma ekibi tarafından Ağustos-Eylül 2024 tarihleri arasında yürütülen çalışmada iki yöntem belirlendi. Öncelikle 45 ülke ve bölgeden 500 içerik üreticisinin yanıtladığı çevrimiçi bir anket gerçekleştirildi. İkinci olarak, daha ayrıntılı nitel bilgiler toplamak amacıyla 20 sosyal medya fenomeniyle görüşmeler gerçekleştirildi. 

Anketteki bulgulara göre, paylaşımcıların yüzde 42'si, içeriğin güvenilir olup olmadığına, beğeni ve görüntüleme sayısına bakarak karar veriyor. Yani bir içerik yüksek miktarda etkileşim aldıysa, katılımcıların yüzde 42'si tarafından 'doğru' olarak kabul ediliyor. Popülerlikten sonra, 'arkadaşlar veya uzmanlar tarafından içeriğin onaylanması' da fenomenlerin çevrimiçi kaynakların güvenilirliğini nasıl değerlendirdiğini önemli ölçüde etkiliyor. Katılımcıların sadece yüzde 17'si, paylaşımlarının doğruluğunu belgeler ve kanıtlara dayandırmayı öncelediğini belirtiyor.

Raporda fenomenlerin içerik oluşturmalarındaki temel motivasyonlarının ne olduğu yönündeki sorulara verdikleri yanıtlar "bilgi paylaşmak (%26), gelir elde etmek (%23,8) ve başkalarını eğlendirmek (%23,4) oldu. İçerik oluşturucularının önemli bir kısmı (%13,8), içerik oluşturmanın temel nedeninin bir konu hakkındaki görüşlerini ve duygularını ifade etmek olduğunu bildirdi" (Şekil 1)

Fenomenlerin yaklaşık %33,5'inin bilgiyi aldıkları kaynağın güvenilirliğine bakmadan paylaşım yaptığı vurgulanan raporda, içerik üreticilerinin %41,7'sinin de bilgi kaynağının güvenilirliğini, kaynağın popülerliğiyle ölçtüğü ifade edildi.

Fenomenlerin %20,6'sının bilginin güvenilirliğini, güvenilir bir uzman veya arkadaş tarafından paylaşılıp paylaşılmadığına göre, %19,4'ünün bilgiyi yayınlayan kişinin ya da yazarın itibarına göre belirlediği kaydedilen raporda, içerik üreticilerinin yalnızca %17'sinin paylaşacakları bilginin güvenilirliğini tespit etmek için kanıt ve belgeleri incelediğine dikkati çekildi.

Kitleleriyle içerik paylaşma açısından, ankete katılan dijital içerik üreticilerinin çoğunluğu (%62), bilgileri kitleleriyle paylaşmadan önce doğruluk kontrolü yapmadıklarını kabul etti. Bunların yaklaşık üçte biri (%33,5), güvenilir olup olmadıklarını kontrol etmeden içerik paylaştıklarını bildirdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.