Sözlük Ne Demek?
Sözlük nedir, ne anlama gelir? Sözlük kelimesinin sözlük anlamı nedir? Bilinen en eski sözlük hangisidir? İslami terimler sözlüğü nasıl ortaya çıktı?
Sözlük, “bir dilin bütün veya belli bir çağda kullanılmış kelime ve deyimlerini alfabe sırasına göre alarak tanımlarını yapan, açıklayan, başka dillerdeki karşılıklarını veren eser, lügat” demektir.
SÖZLÜK NEDİR?
Sözlük kelimesi sözlükte, “bir dilin bütün sözcük ve deyimlerini ya da belli bir alandaki sözcüklerini ya da belli bir çağda kullanılmış olan sözcük ve deyimlerini abece sırasıyla vererek anlamlarını açıklayan, tanımlayan ya da başka bir dildeki karşılıklarını gösteren yapıt” anlamına gelir.
EN ESKİ SÖZLÜK HANGİSİDİR?
Bilinen en eski sözlük Sâmîler (Asurlular/Akkadlar) tarafından milâttan önce 3000’li yılların başlarında Sumerce-Akkadca olarak kil tabletlere yazılmıştır. Bu sözlüğün bir nüshası, Asurbanipal’in (m.ö. 669-633) Ninevâ’da (Ninova) kurduğu kütüphanede bulunuyordu; günümüzde bazı parçaları British Museum’da mevcuttur. Bunu milâttan öncesine ve sonrasına ait Çince ve Yunanca bazı sözlükler takip etmiştir. Modern sözlüklere benzer ilk örnek, İskenderiye Kütüphanesi’nin yöneticisi Bizanslı Aristophanes’in (ö. m.ö. 180) hazırladığı güncel, eski, eş anlamlı ve teknik kelimelerle atasözlerini içeren Lexicon’udur.
İSLAMİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Araplar’da sözlükle ilgili bazı faaliyetler, Kur’an’da mânaları bilinmeyen (garîb) kelimeler hakkında sahâbîlerin sorduğu sorulara Hz. Peygamber’in verdiği cevaplarla başlamıştır. Bu tür faaliyetler ashap devrinde artarak devam etmiş, dönemin ileri gelen âlimleri bu soruları cevaplandırmıştır. İbn Abbas’tan nakledilen, Kur’an’da anlamı bilinmeyen kelimelerin hangi kabilelere ait olduğuna ve ne anlama geldiğine dair rivayetlerin Atâ b. Ebû Rebâh tarafından derlendiği Ġarîbü’l-Ḳurʾân, yine İbn Abbas’ın Kur’an’da Kureyş dışındaki Arap kabilelerinin lehçelerinden veya başka dillerden gelen kelimeleri açıkladığı el-Luġāt fi’l-Ḳurʾân, Hâricî liderleri Nâfi‘ b. Ezrak ile Necde b. Âmir’in, Kur’an’daki 200 kadar garîb kelimeyle ilgili olarak kendisine sordukları soruları eski Arap şiirinden örnekler zikrederek cevapladığı Mesâʾilü Nâfiʿ b. el-Ezraḳ adlı eserlerle ona ait rivayetlerden derlenmiş tefsiri Arap sözlükçülüğüne dair en eski çalışmalardır (eserler için bk. DİA, I, 79). II-III. (VIII-IX.) ve daha sonraki yüzyıllarda kaleme alınan garîbü’l-Kur’ân ve garîbü’l-hadîsle ilgili eserler de sözlük niteliğinde kabul edilmiştir.
Ticarî münasebetler ve fetihler sebebiyle yabancı unsurların Araplar’la karışması neticesinde Arap dilinde hatalı konuşma ve kullanımların yaygınlaşması üzerine başta Halîl b. Ahmed, Halef el-Ahmer, Kisâî, Nadr b. Şümeyl, Asmaî, Ebû Zeyd el-Ensârî, İbn Düreyd, Ezherî ve Cevherî gibi dilciler olmak üzere âlimler doğru ve yanlış olan sözlük malzemesini derlemeye başlamışlardır. Derlemeyi, doğruluğuna güvendikleri Câhiliye ve sadr-ı İslâm devirlerinde (150 [767] yılına kadar) oluşmuş edebî metinlere ve özellikle şiire, ayrıca bedevîlere hasrederek yabancılarla karışıp dillerinin bozulduğunu kabul ettikleri kabileleri bunun dışında tutmuşlardır (Abdullah el-Bustânî, I, 34; Attâr, eṣ-Ṣıḥâḥ, s. 41-43). İlk aşamada belli bir tasnif düşüncesi olmadan işitme ve kayıt sırasına göre derlemeler yapılmış, ikinci aşamada anlamların birbirine karışmasını önlemek amacıyla derlenen malzeme konularına göre tasnif edilmiş, böylece tek konuyla ilgili kelimelerin bir araya toplandığı yüzlerce sözlük risâlesi meydana getirilmiştir. Tek konulu sözlüklerin çoğu II. (VIII.) yüzyılda yazılmış olup bu tür eserlere ait ortak isimlerin bir kısmı şöyledir: Kitâbü’n-Nevâdir, Laḥnü’l-ʿâmme, Ḫalḳu’l-insân, Kitâbü’l-Ḫayl, Kitâbü’l-Ḥaşerât, Kitâbü’l-Esmâʾ, Kitâbü’l-Efʿâl. Sözlük telifinin üçüncü aşamasında dilin bütün kelimelerinin alınması amaçlanmış ve belli bir dizim sistemine göre tam sözlükler hazırlanmıştır. Bunların ilki, Halîl b. Ahmed’in (ö. 175/791) hayatının sonlarına doğru kaleme aldığı Kitâbü’l-ʿAyn’dır. Halîl’in Arap dilinin bütün kelimelerini kapsamasını hedeflediği bir sözlük yazmaya karar vermesi o zamana kadar sözlük malzeme ve dokümanlarının, birçok konu sözlüğünün hazır durumda olduğunu göstermektedir.
KARŞILAŞTIRMALI SÖZLÜKLERİN ORTAYA ÇIKIŞI
İki dilli sözlükler XI. (XVII.) yüzyılın başlarından itibaren hızlanan şarkiyat çalışmalarıyla gelişme sağlamıştır. Ondan önce IV. (X.) yüzyılın ikinci yarısından itibaren görülen iki dilli sözlük telifi Arapça, Süryânîce, Farsça ve Türkçe ile ilgili birkaç eserle sınırlı kalmıştır. Bu alandaki çalışmaların bazıları şunlardır: Hassân Ber Behlûl (ö. 375/985 civarı), Lexicon Syriacum (Süryânîce-Arapça); Kâşgarlı Mahmud, Dîvânü lugāti’t-Türk (Türkçe-Arapça); Hüseyin b. Ahmed ez-Zevzenî, el-Meṣâdir (Arapça-Farsça); Ahmed b. Muhammed el-Meydânî, es-Sâmî fi’l-esâmî (Arapça-Farsça); Zemahşerî, Muḳaddimetü’l-edeb (Arapça-Farsça); Ahmed b. Ali el-Beyhakī, Tâcü’l-meṣâdir (Arapça-Farsça); Cemâl-i Karşî, eṣ-Ṣurâḥ mine’ṣ-Ṣıḥâḥ (Ṣıḥâḥ-ı Cevherî’nin muhtasarı ve Farsça’ya tercümesi); Şehâbeddin İbn Arabşah, Tercümânü’l-mütercem bi-müntehe’l-ereb fî luġati’t-Türk ve’l-ʿAcem ve’l-ʿArab (Arapça-Farsça-Türkçe); Mustafa Ahterî, Ahterî-i Kebîr (Arapça-Türkçe); Mehmed Vankulu, Lugat-ı Vankulı (Ṣıḥâḥ-ı Cevherî’nin tercümesi).
Arapça-Türkçe sözlüklerin en hacimlisi ve Arapça kelimelerin Türkçe karşılıkları bakımından en başarılısı, Mütercim Âsım Efendi’nin, Fîrûzâbâdî’ye ait el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ’in şerhlerinden ve başka kaynaklardan yararlanılarak tamamlanan ve açıklamalı tercümesi olan el-Oḳyânûsü’l-basîṭ fî tercemeti’l-Ḳāmûsi’l-muḥîṭ’idir (Bulak 1250; İstanbul 1305). Arapça-Türkçe Büyük Lugat (H. Atay v.dğr., I, Ankara 1964, eksik), Arapça-Türkçe Yeni Kamus ile (B. Topaloğlu – H. Karaman, İstanbul 1967) başta Mevlüt Sarı olmak üzere Serdar Mutçalı ve İlyas Karslı tarafından yazılanlar da bu tür sözlüklerdir. Ayrıca Türkçe-Arapça ve Arapça-Türkçe-Farsça birçok sözlük kaleme alınmıştır (Gālî, s. 79-81).
Kaynak: DİA
YORUMLAR