Stres Göze Vurur mu?
Ağrı yok, hiçbir belirti yok. Ama gözlerinizde görme kaybı oluşmaya başladı. Santral Seröz Koryoretinopati (SSR) hastalığına yakalanmış olabilirsiniz. Başka nedenler de var ama erkeklerde 3 kat fazla görülen SSR gelişimi için en önemli risk faktörü stres. Ayrıntıları Prof. Dr. Banu Açıkalın anlattı.
Göz sağlığı insan yaşamının vazgeçilmez bir parçası. Gözlerimiz sayesinde dünyayı keşfediyor, güzellikleri görüyor ve deneyimleme fırsatı yakalıyoruz. Bazen ağrı ve belirtisiz olarak gelişen hastalıklar ise, gözlerimizi tehdit ediyor. Santral Seröz Koryoretinopati bu hastalıkların başında geliyor. Göz sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturan bu hastalık, erken teşhis ve tedavi olmadığında kalıcı görme kaybına yol açıyor.
STRES GÖZE DE ZARAR
Santral Seröz Koryoretinopati, kısaca SSR’nin göz sağlığını tehdit eden önemli bir rahatsızlık olduğunu belirten Prof.Dr. Banu Açıkalın, “Nedeni tam olarak anlaşılmayan bu hastalıkta belirli risk faktörleri etkili oluyor. Stres, sigara kullanımı, travma, yüksek tansiyon ve uzun süreli steroid kullanımı risk faktörleri arasında sayılıyor. Özellikle stres altında olan kişilerde ve steroid kullananlarda görülme sıklığı daha yüksek” dedi. Çoğu hasta tarafından strese bağlı görme noktasında sıvı birikimi olarak bilinen rahatsızlık, 20-80 yaş arası tüm bireylerde görülebiliyor. Yaygın olarak 30-50 yaş arası erkeklerde görülen SSR üzerine yapılan araştırmalar, erkeklerin kadınlara göre en az 3 kat daha fazla risk taşıdığını ortaya koyuyor.
RETİNADA ŞİŞME OLUŞUYOR
Santral Seröz Koryoretinopati’nin gözün arka kısmında yer alan retina tabakasının altında sıvı birikmesiyle oluştuğunu ifade eden Açıkalın, “Bu sıvı birikimi nedeniyle, retina dokusunda şişme ve dejenerasyon meydana geldiği için görme yeteneğinde bozulmaya yol açıyor. Genellikle yavaş ve ağrısız bir seyir izleyen hastalık, tedavi edilmediğinde veya tekrarladığında ciddi görme sorunlarına yol açıyor” diye konuştu.
BU BELİRTİLER VARSA DİKKAT!
Kişiden kişiye farklı belirtiler gösteren hastalıkta en sık karşılaşılan belirtilere dikkat çeken Prof. Açıkalın, “Bulanık ve bozulmuş görüntü, görme alanında karartılar veya lekeler, renklerde solukluk ve görme netliğinde azalma oluşabiliyor. Bu belirtiler, hastalığın ilerleyişine ve etkilenen göz bölgesine bağlı olarak değişebilirken, hastalık genellikle yalnızca bir gözü etkiliyor. Nadir durumlarda ise her iki gözde de belirtiler görülebiliyor” şeklinde konuştu.
KRONİKLEŞİRSE TEDAVİ ŞART
Hastalık genelde kendiliğinden düzelse de belirtiler uzun süre devam edebiliyor. Hastalığın kronik hale gelmesi halinde tedavi gerektiğini söyleyen Açıkalın, “Göz doktoru kişiye uygun tedavi yöntemini belirleyecektir. Tedavi seçenekleri arasında göz muayenesi ve testlerle hastalığın teşhisi, ilaç tedavisi ve lazer tedavisi yer alıyor” şeklinde konuştu.
Açıkalın sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, stresten uzak durmak ve düzenli göz muayenelerine önem vermek, göz sağlığını korumak için önemli adımlar. Gözlerimiz yaşamın ışığı ve onlara iyi bakmak, kaliteli bir yaşamın anahtarı. Onlara gerekli özeni gösterin ve sağlıklı bir geleceğe adım atın.”