Su Kasidesi'ni Daha İyi Anlamak İçin...
Şebnem Dergisi Yazarı Meliha Aydınlı, Fuzûlî'nin meşhur eseri olan Su Kasidesi'ni şerh ediyor.
Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna
Hâme tek bakmaktan inse gözlerine kâre su
(Gözlerine bakmaktan hattatın gözlerine kalem gibi kara su inse de gubârî yazısını Senin yüzündeki tüylere benzetemez.)
TASAVVUFTA 'YANAK'
Sanatlar: Yüzdeki tüyleri, hat yazısına benzetmesinde “teşbih”; “gubar”-“hat”, “muharrir”-“hame”-“kara su” kelimeleri arasında “tenâsüb”; kalemin gözlerinden kara su (mürekkep) akması “gerçek mânâ”, kâğıda sürekli bakan kimsenin gözlerine kan inmesi, kör olmaya yüz tutması, “mecâzî mânâ” olarak “kinâye” sanatları kullanılmıştır.
Gönül Gözü ile Mânâsı: Tasavvufta “yanak” vahdeti; üstündeki tüyler ise Allah’tan başka var olan her şeyi (mâsivâ) temsil eder. Nakkaşlar, hat yazarken çok ince at kılından bir tüyle, saatlerce eğilerek en güzel ve kusursuz bir şekilde sanatlarını icrâ ederler. Öyle ki, mânâ plânında bu derin yok oluş, madde plânında sanatkârın gözlerinin ziyâdesiyle yorulmasına, hatta zamanla görme kabiliyetini kaybetmesine dahî yol açar.
Hattat; Sen’in yanağının resmini çizmek maksadıyla, gözle seçilemeyecek kadar küçük yazı (gubârî) yazsa da hattını; Sen’in yanağındaki tüylere benzetebilmek, o güzelliğin benzerini verebilmek ya da aksettirebilmekte muvaffak olamaz. Kalem gibi oraya bakmaktan, ince ince çalışıp saatlerce eğilmekten gözlerine karalar inse, gözünün ziyâsını kaybetse de yazısını Sen’in yüzündeki tüylere benzetemez.
Ârızun yâdiyle nem-nâk olsa müjgânum n’ola
Zâyi olmaz gül temennâsiyle virmek hâre su
(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.)
Sanatlar: Yanak-güle, kirpikler-gül dikenine benzetilerek “teşbih”; Ârız-gül, yâd-temennâ, nemnâk-su, müjgan-hâr kelimeleri arasında “leff-ü neşr” (Önce bazı şeyleri anıp, sonra bunlarla alâkalı başka şeyleri belirtmek esâsına dayalı bir edebî sanat.) Ârız-müjgan, hâr-gül, gül-hâr-su vermek, yâd-temennâ kelimeleri arasında “tenâsüb”; kirpiklerin nemlenmesinde, kirpiklerin nemli olduğu gerçeği ile (mecâzen) ağlamak mânâsında “kinâye” sanatı kullanılmıştır.
GÜL VE DİKENDEN MAKSAT NEDİR?
Gönül Gözü ile Mânâsı: Ey sevgili! Sen’in “gül” yanağının hasretiyle, ondan bahsetmekle kirpiklerim ıslansa, gözyaşlarıyla nemlense ne çıkar?! Sen’in hasretinle (gül hasretiyle) ağlarsam, güller arasında bulunan dikenlere de su vermiş olurum. Gül, dikenlerle çevrilmiştir, bu bir gerçek… Fakat gül elde etmek temennî ve niyeti ile dikene su vermek, suyu ziyan etmek değildir.
Burada zikredilen “diken”, insanı Allah ve Rasûlü’nden ayıran, kul ve ümmet oluş şuurunun yok olmasına yol açan, dünya ilgi ve sevgisine dalmak, hayatı oyun ve eğlenceden ibaret görmek ve rızâ-yı ilâhîden uzaklaştıran bütün hâl ve hareketlerle hemhal olmaktır. Mâsivâdan kurtuluş, ancak “üsve-i hasene” olan Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e kaçış, O’na sığınış; O’nun sünnet-i seniyyesi altında bir hayatı tercih edişle mümkündür.
Rızâ-yı İlâhî’ye, ancak can u gönülden arzulanan bir sa’y u gayretle, gözyaşı ile süslenmiş nedâmetle, sâlih amel ve ibadetlerin süslediği bir hayatla ulaşılır.
Kaynak: Meliha AYDINLI / Şebnem Dergisi, Sayı: 123
YORUMLAR