“Su Küçüğün, Söz Büyüğün” Atasözünün Anlamı Nedir?

“Su küçüğün, söz büyüğün” atasözünün doğrusu nedir? “Su küçüğün, söz büyüğün” atasözünün anlamı nedir?

“Söz büyüğün, su küçüğün” Sözü, kesinlikle atasözüdür. Deyim değildir.

“Söz büyüğün, su küçüğün” Atasözünün ilk şekli Oğuz Türkçesindeki “Söz ulunın, su kiçinin” sözüdür. Bugün Türkmenistan’da da böyle kullanılır (Çobanoğlu 2004: 432).

“SÖZ BÜYÜĞÜN, SU KÜÇÜĞÜN” ATASÖZÜNÜN ANLAMI

“Söz büyüğün, su küçüğün” atasözünün tarih boyunca “Su kiçinin, söz ulının” şeklinden başlayarak geçirdiği değişiklikler şöyledir:

  • Su küçüğün, söz ulunun.
  • Su küçüğün, söz büyüğün.
  • Su küçüğün, sofra büyüğün.
  • Su küçüğün, yemek büyüğün.
  • Su büyüğün, sus küçüğün.
  • Sus küçüğün, sofra büyüğün.
  • Söz büyüğün, su küçüğün.
  • Söz büyüğün, sus küçüğün.
  • Söz büyüğün, suç küçüğün.
  • Küçüğe su, büyüğe yol.

Bu atasözünün kullanılma durumuna bakılarak şu anlamlar çıkarılabilir:

  1. Ailede, toplumda su verme görevi yaşça küçüklerindir.
  2. Küçük bebek ve çocukların bulunduğu bir ortamda su öncelikle onlara ikram edilir.
  3. Konuşmada ve sofrada yemeğe başlamada öncelik büyüklerindir.
  4. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi önemli bir geleneğimizdir. Su ikramı, söze/yemeğe başlama sırasında da bu geleneğe uyulur.

Kaynak: TDK

İslam ve İhsan

ATASÖZÜ NE DEMEK? | ATASÖZÜ ÖRNEKLERİ

Atasözü Ne Demek? | Atasözü Örnekleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.