Şuarâ Suresi 207. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Şuarâ Suresi 207. ayeti ne anlatıyor? Şuarâ Suresi 207. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Şuarâ Suresi 207. Ayetinin Arapçası:
مَٓا اَغْنٰى عَنْهُمْ مَا كَانُوا يُمَتَّعُونَۜ
Şuarâ Suresi 207. Ayetinin Meali (Anlamı):
Onca zaman yaşayıp nimetlenmeleri kendilerine ne fayda sağlayabilir?
Şuarâ Suresi 207. Ayetinin Tefsiri:
Güneş
gibi parıldayan Kur’an güneşi karşısında yarasalar gibi gözlerini kapatan, kalp
kapılarını sonuna kadar sıkıca kilitleyen böyle hidâyet mahrumu bedbahtların,
normal şartlar altında dünya hayatlarına devam ederlerken mânevî bir uyanışı
gerçekleştirmeleri gerçekten zordur. Bunlar kendilerini ansızın yakalayacak bir
azabı görünceye kadar bu inkâr hallerini sürdürürler. Ancak azap geldiğinde
akılları başlarına gelir, pişman olurlar ve kendilerine süre tanınmasını
isterler. Halbuki daha önce vukuunu mümkün görmedikleri için azabın
çabuklaştırılmasını istiyorlardı. O ana kadar yaşayageldikleri rahat ve eğlence
hayatını hep sürdürüp gideceklerini düşünüyorlardı. Bu sebeple Peygamber
(s.a.s.)’e meydan okuyarak âdeta: “Eğer gerçekten peygamber isen, sana
inanmadığımız ve düşmanlık ettiğimiz için biz Allah tarafından cezalandırılmayı
hak ediyorsak, hiç durma, hemen tehdit ettiğin azabı getir” diyorlardı. (bk.
Enfâl 8/32) Halbuki onlar, içinde bulundukları geçici rahatlık ve güven
bakımından haklı bile olsalar, üzerlerine ilâhî azap kamçısı hemen indirilmese
ve arzu ettikleri şekilde neşeli bir hayat için kendilerine uzun bir mühlet
tanınsa bile, uzun uzun beyân edildiği üzere Nûh, Âd, Semûd, Lût kavimlerini ve
Eykelileri yakalayan Allah’ın azabı onları da yakaladığında veya kimsenin
kurtulamadığı ölüm başlarına geldiğinde, bu birkaç yıllık dünya rahatı ve zevki
kendilerine hiçbir şey kazandırmayacak, ebedî bir pişmanlık ve hüsrana
uğrayacaklardır. Şu hadîs-i şerif bu konuda ne kadar dikkat çekicidir:
“Cehennemliklerden
olup, dünyada pek müreffeh hayat yaşayan bir kişi kıyamet gününde getirilip
cehenneme bir kere daldırılır. Sonra:
«–Ey
âdemoğlu! Sen hayırlı bir gün gördün mü? Herhangi bir nimete nâil oldun mu?»
denilir. O kişi:
«–Hayır,
vallahi Rabbim! Öyle bir şey görmedim» der. Cennetliklerden olup, dünyada
insanların en yoksul olanı getirilir cennete bir kere daldırılır. Ona da:
«–Ey
âdemoğlu! Sen herhangi bir yoksulluk ve sıkıntı gördün mü? Hiç zorluk ve darlık
çektin mi?» denilir. O kişi de:
«–Hayır,
vallahi Rabbim! Hiçbir yoksulluk ve sıkıntı görmedim, zorluk ve darlık
çekmedim» der.” (Müslim, Münafıkîn, 55)
Şunu
bilmek gerekir ki, kâfirlerin karşılaştıkları fenâ âkıbet açısından suç tamamen
kendilerine aittir. Allah Teâlâ’yı en küçük bir haksızlıkla suçlamaya hakları
yoktur. Çünkü Allah onlara uyarıcıları göndermiş, ikaz ve irşadını yapmış;
fakat onlar uyarıcıların uyarılarına kulak asmayıp helâk olmuşlardır.
Bu âyetler, İslâm’a düşman olan Kureyş
liderlerinin, bir süre sonra çetin bir azaba çarpılacaklarına işaret etmektedir.
Gerçekten de Allah’ın azabıyla alay edenler, Bedir’de müslümanların kılıçları
altında can vermişlerdir. Aynı durum günümüz için de, bundan sonraki zamanlar
için de geçerlidir. İslâm düşmanları yeri ve zamanı geldikçe helak edilecekler;
zaten nihayetinde Azrail’in öldürücü pençeleri altında ruhları alınıp ebedi
azaba mahkûm edileceklerdir. O halde tek çâre, hiç vakit kaybetmeden, Kur’an’ın
diriltici ve kurtarıcı davetine koşmaktır. Çünkü o davet, Yüce Allah’ın en
küçük bir karışıklığa bile uğramamış gerçek davetidir:
Şuarâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Şuarâ Suresi 207. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR