Şuarâ Suresi 217. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Şuarâ Suresi 217. ayeti ne anlatıyor? Şuarâ Suresi 217. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Şuarâ Suresi 217. Ayetinin Arapçası:
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ
Şuarâ Suresi 217. Ayetinin Meali (Anlamı):
Sonsuz kudreti ve merhamet sahibi Allah’a güvenip dayan.
Şuarâ Suresi 217. Ayetinin Tefsiri:
İslâm
tebliğcisinin muvaffak olabilmesi için, yegâne istinatgâh olan Rabbine tevekkül
etmesi zaruridir. Tüm imkânlarını seferber ederek vazifesini hakkiyle yerine
getirdikten sonra neticeyi Allah’a bırakmalıdır. O’nun takdirinin en hayırlı
olduğuna inanmalıdır. Çünkü Allah Azîz’dir; mağlup edilmez ve geri çevrilmez
bir kudrete sahiptir. Rahimdir; kullarına ve özellikle dinini tebliğe çalışan
Peygamber ve onun bağlılarına sonsuz merhamet eder. Başarılı olabilmeleri için
her türlü yardımı cömertçe yapar. O, bir kul dinine hizmet için kıyam
ettiğinde, namaz kılmak üzere ayağa kalktığında onu görür. Yine O, Resûlullah
(s.a.s.) misalinde olduğu gibi, kulun secde edenler arasında dolaşmasını,
cemaatle namaz kılarken kıyam, rukü ve secde halleri gibi fizîken şekilden şekle
girmesini, yine huşû içinde namazın mânasına vararak, ruhunun rakikleşip
kıvrılarak halden hale geçmesini görür. Çünkü O, her şeyi hakkiyle işiten ve
her şeyi kemâliyle bilendir. Kuluna esas yardım edecek, onu koruyacak ve
muvaffak kılacak yalnızca O’dur.
“Secde
edenler arasında dolaşmanı, halden hâle girmeni de görüyor” (Şuarâ 26/219) âyetine şu mânalar da
verilir:
Birincisi;
İbn Abbas (r.a.) şöyle der: “Rasûlüm! Senin nûrun, hep secde edenlerden secde
edenlere dolaştırılarak; Hz. Âdem, Nûh, İbrâhim gibi bir peygamberden diğerine
intikâl ettirilerek sana kadar ulaşmış, en son bu ümmet içinde peygamber olarak
ortaya çıkmışsındır. Bunlar hep Allah Teâlâ’nın görmesi ve murakabesi altında
gerçekleşmiştir.” (bk. Kurtubî, el-Câmi‘, XIII, 144, Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, VIII, 214 ) Nitekim
Peygamberimiz (s.a.s.)’in mensûb olduğu topluluk ne zaman ikiye ayrılsa, Allah
Teâlâ, Rasûlü’nü en hayırlı toplulukta bulundurmuştur. O’nun varlığı aydınlatan
nûru, Hz. Âdem (a.s.)’dan beri en temiz anne ve babalardan teselsül
ettirilerek kendisine intikâl etmiştir. (Bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,
210)
Fahr-i
Kâinat (s.a.s.), bu husûsu şöyle dile getirir:
“Ben,
Âdemoğullarının en hayırlı ve en temiz olanlarından, devirden devire, âileden
âileye geçerek, nihâyet şu içinde bulunduğum âileden vücûda getirildim!” (Buhârî,
Menâkıb 23)
İkincisi;
bu âyet-i kerîme hakkında Kâdî Beyzâvî diyor ki: “Ümmet için beş vakit namaz
farz olup da gece namazı sünnet hâline gelince, Resûl-i Ekrem (s.a.s.), ashâbın
ahvâlini müşâhede sadedinde gece vakti hücre-i seâdetlerinden dışarı çıkıp
ashâbın evleri arasında dolaşmış ve o evleri Kur’ân tilâveti, zikir ve tesbih
sesiyle arı kovanları gibi uğuldar bir hâlde bulmuştu. Âyet onu haber
vermektedir.” (bk.Beydâvî, Envâru’t-Tenzil, IV, 111)
Cin
ve şeytanların Kur’an’ın nüzülüyle hiçbir ilgileri olmadığı anlaşıldı. Peki,
şeytanların esas alışverişleri kiminledir:
Şuarâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Şuarâ Suresi 217. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR