Şuarâ Suresi 56. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Şuarâ Suresi 56. ayeti ne anlatıyor? Şuarâ Suresi 56. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Şuarâ Suresi 56. Ayetinin Arapçası:

وَاِنَّا لَجَم۪يعٌ حَاذِرُونَۜ

Şuarâ Suresi 56. Ayetinin Meali (Anlamı):

“Ama biz de tedbirli, hazırlıklı büyük bir topluluğuz.”

Şuarâ Suresi 56. Ayetinin Tefsiri:

Sihirbazlarla müsâbakadan sonra Hz. Mûsâ’ya hemen Mısır’dan ayrılma emri verilmemiş, epey bir müddet İsrâiloğulları ile birlikte orada kalmıştır. Arada geçen bu süre zarfında meydana gelen hâdiseler A‘râf  sûresi 127-135, Yûnus sûresi 83-89, Mümin sûresi 23-46 ve Zuhruf sûresi 46-56. âyetlerde haber verilir. Ancak kıssa burada hülâsa edilerek hemen Hz. Mûsâ ile Firavun arasındaki mücadelenin son bölümüne geçilir. Hedef, apaçık ayetleri gördükten sonra bile inadında direnen Firavun’un hazin âkıbetiyle, kendisini ilâhî yardımın adım adım takip ettiği Mûsâ (a.s.)’ın nihaî zaferini göstermektir.

Mûsâ (a.s.) ilâhî vahiy istikâmetinde Mısır’ın çeşitli yerlerinde oturmakta olan İsrâiloğullarını yanına alarak seher vakti yola çıktı. Maksat, Firavun peşlerine düşmeden önce onların yetişemeyeceği kadar uzak bir mesafeye varmaktı. Firavun olaydan haberdar olur olmaz umûmî seferberlik ilan etti; bütün şehirlere asker toplamak için münâdîler gönderdi. Zâhiren toplanan askerlere ve tebaasına moral vermek ve onları savaşa kışkırtmak; hakîkatte ise içini saran korkuyu örtmek için birkaç sloganvârî cümle sarfetti. Bir taraftan durumu kurtarmak için çeşitli güçleri harekete geçirirken, öte yandan bir panik havası içinde olmadığını göstermek istiyordu. Ona göre normalde İsrâiloğulları’nın kâle alınacak ve korkulacak bir durumu yoktu. Fakat sebep oldukları tahrik ve Firavun taraftarlarına duydukları kin ve öfke sebebiyle cezalandırılmaları gerekiyordu. Halkın da buna inandırılması lazımdı. Dolayısıyla ilan edilen umûmî seferberliğin hedefi, sadece gelecekte ortaya çıkabilecek menfi hâdiseleri şimdiden önlemeye yönelik bir tedbirden ibaretti(!)

Aslında Firavun’un yaptığı, kendisi ve ordusunun helaki için planlanan ilâhî küllî planın tabi bir uzantısıydı. Cenâb-ı Hak bu bahaneyle onları bağlarından, bahçelerinden, pınarlarından, derelerinden, servet ve hazinelerinden, içinde rahat rahat oturdukları kâşânelerinden söküp çıkardı. İsrâiloğulları uzun zaman silahlı mücâdele verselerdi, onları yurtlarından çıkarmada belki bu kadar başarılı olamazlardı. Bu açıdan, “Allah yapacak seyredeceksin, Allah yıkacak seyredeceksin” sözü ne kadar mânidârdır. Neticede, yıllar sonra da olsa, bu verimli topraklar ve nimetlere Allah’ın lütfuyla İsrâiloğulları vâris olmuşlardır.

Tekrar kıssaya dönecek olursak:

Şuarâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Şuarâ Suresi 56. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...