Sûfîye Neden İbnü’l Vakt Denmiştir?
Sûfîyi tarif ederken «ibnü’l-vakt» yani «vaktin, zamanın oğlu» denilmiştir. Peki sufi tarif edilirken neden böyle bir ifade kullanılmıştır?
Sûfîyi tarif ederken «ibnü’l-vakt» yani «vaktin, zamanın oğlu» denilmiştir. Yani sûfî her ânını nasıl değerlendireceğini bilen ve vaktine sahip olan kişidir.
Yapılacak bir hayli vazife var, hayırlı işler sayısız, ömür ise mahdut… Öyle ise, biri bitince derhâl diğerine başlamalı. Âyet-i kerîmenin tâlimâtı da budur:
“Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel!..” (el-İnşirâh, 7-8)
Zevk u safâ içinde bir istirahati kabre tehir eden bir müslümanın, bu dünyada asla boş bir vakti olmamalı. Rasûlullah Efendimiz bunu tâlim ederek daha sabah namazında ashâbına sormaya başlardı:
“•Bugün bir yetim başı okşadınız mı?
- Bugün bir aç doyurdunuz mu?
- Bugün bir hasta ziyaretinde bulundunuz mu?
- Bir cenâze teşyiinde bulundunuz mu?..” (Bkz. Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 12)
Bu ilâhî ve nebevî tâlimatlarla yaşayan müslüman, nice hayırlı faaliyetleri yapmak için zaman bulur. Onun için zaman bereketlenir. Arı gibi; temiz yerlerde dolaşır, temiz şeyleri toplar, hiçbir yere zarar vermez, dâimâ ve bol bol şifâ ve rahmet üretir. Amel defterini petek petek doldurur. Arının da kırk beş günlük kısacık bir ömrü vardır fakat onda hizmet eder, bal üretir, faydalı olur. Yûnus Emre Hazretleri ne güzel söyler:
Görmez misin sen arıyı, her bir çiçekten bal ider,
Sinek ile pervânenin yuvasında bal olmaya.
Bu kıvâma eremeyenler ise, pek bir şey yapmadıkları hâlde vakit yokluğundan şikâyet eder dururlar.
Vaktin en büyük kātili, Kur’ânî ifadeyle «lâğv» yani boş işler, lüzumsuz ve hattâ zararlı lâkırdılardır.
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Hafsa Vâlidemiz’e şu tavsiyede bulunmuştur:
“–Yâ Hafsa! Çok konuşmaktan sakın. Allâh’ın zikri dışındaki çok konuşmalar kalbi öldürür. Fakat Allâh’ı çokça zikret! Çünkü bu kalbi diriltir.” (Ali el-Müttakî, I, 439/1896)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Ocak, Sayı: 191