Süfyân-ı Sevrî Hazretleri’nden Hikmetli Sözler ve Tavsiyeler

Süfyân-ı Sevrî Hazretleri’nden hikmetli sözler ve tavsiyeler...

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur: “Din, nasihattir.” (Müslim, Îmân, 95)

Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa muhteşem ikrâmı, ebedî ve mükemmel mûcizesi olan Kur’ân-ı Kerim; baştan sona hikmettir, öğüttür, nasihattir, ibret dolu kıssa ve bin bir hissedir.

Başta sahâbî efendilerimiz olmak üzere, bütün Hak dostları Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in zamana yayılmış zirve mâhiyette, müstesnâ talebeleridir.

Altından kalkamayacağını anladığın mevzuları Allâh’a ve Rasûlü’ne havale et!

  • Allâh’a havale, O’nun Kitâbı’na;
  • Rasûlü’ne havale de O’nun Sünneti’ne müracaat etmek demektir.

SÜFYÂN-I SEVRÎ -RAHMETULLÂHİ ALEYH- HAZRETLERİ’NDEN HİKMETLİ SÖZLER

“Horasan’a gidip tebliğde bulunman; senin için Mekke’de mücâvir olmandan (orada ikamet etmenden) daha kazançlıdır.”

SON NEFES!

Süfyân-ı Sevrî Hazretleri’nin genç yaşta beli bükülmüştü. Sebebini soranlara şöyle derdi:

“–Kendisinden ilim tahsil ettiğim bir hocam vardı.

Vefâtı esnasında ona telkinde bulunduğum hâlde bir türlü kelime-i tevhîdi söyleyemedi.

İşte bu hâli görmek, benim belimi büktü.”

(Attâr, Tezkire, s. 70, Erkam Yayınları, İstanbul 1984)

NE KADAR KALACAKSAN

  • Dünyada kalacağın kadar dünyana çalış,
  • Âhirette kalacağın kadar âhiretine çalış! (Ebû Nuaym, Hilye, VII, 56)
  • Eğer bir yere toplanmış bir kalabalığa tellâl;

“–Bugün akşama kadar yaşayacağım, diyebilen varsa ayağa kalksın!” diye îlân etse;

Bir tek kişi bile ayağa kalkamaz.

Şaşılacak şeydir ki, bu hakikate rağmen bütün halka;

“–Her kim ölüme hazırlık yapmış ise ayağa kalksın!” diye îlân edilse;

Yine bir tek kişi bile yerinden kalkamaz!..

KUL HAKKINDAN SAKIN!

Allah -azze ve celle- Hazretleri’nin huzûruna;

  • O’nunla senin arandaki yetmiş günah ile çıkman,
  • Seninle kullar arasındaki bir günah ile çıkmandan,

Senin için daha hafiftir.

(Bu sözle alâkalı olarak, İmam Kurtubî şöyle der):

–Bu söz doğrudur. Zira;

  • Allah Teâlâ ganî ve cömerttir,
  • Âdemoğlu ise fakir ve yoksuldur.

İnsan o gün, üzerindeki günahı uzaklaştıracak bir haseneye bile muhtaçtır ki, onunla mîzânı ağır bassın, hayır ve sevâbı çok olsun. (Kurtubî, Tezkire, s. 726)

 

ÖNCE HELÂL LOKMA

  • Kişinin dindarlığı, ekmeğinin helâlliği nisbetindedir.

Sordular:

–Efendim! Namazı birinci safta kılmanın fazîletini anlatır mısınız?

–Kardeşim!

  • Sen ekmeğini nereden kazanıyorsun, ona bak!

(Elbette ilk saffın sevâbı yüksektir. Ancak);

  • Kazancın helâl olduktan sonra, hangi safta dilersen orada namazını kıl; bu hususta sana güçlük yoktur.

HAK İÇİN GÖZYAŞI

–Ağlamak on kısımdır.

  • Bunlardan dokuzu riyâdır.
  • Ancak bir tanesi Allah içindir.

İşte bu Allah için ağlamak, -senede bir defacık bile olsa- kulun cehennemden kurtulmasına inşâallah vesile olur.

TAKVÂ YOKSA İLİM DEĞERSİZ

  • İlim tahsili, Allâh’a karşı ittikā sahibi olmak, emirlerini yerine getirmek ve O’ndan korkmak için yapılmalıdır.
  • İlmin fazîlet bakımından üstün oluşu; insanı, anlatılan yüce duygulara sahip kıldığı içindir.

Böyle olmasaydı, o da diğer eşyalar meyânında sayılırdı.

İLİM YOLU

  • İlim için gereken;

İlk şart; onu bulma yollarını aramaktır.

Bulunca ve ilmi elde edince de amel gelir…

Sonra sükût ve tefekkür...

Daha sonra;

Kâinâta ibret nazarı ile bakış...

İLLÂ EDEP

Üç haslet vardır ki, bunlara sahip olan mahrum kalmaz:

  • Güzel edep sahibi olmak,
  • Edep ehlinin sohbetine devam etmek,
  • Başkalarını incitmekten sakınmak.
  • Güzel edep, Allah Teâlâ’nın gazabını söndürür.

–Eskiler;

  • Nasıl amel edeceklerini öğrendikleri gibi,
  • Nasıl niyet edeceklerini de öğrenirlerdi.
  • Kur’ân-ı Kerîm’in, onu konuşan Allah Teâlâ’nın şânına lâyık büyük bir nûru vardır. (Muhammed Pârsâ, Muhammed Bahâüddîn Hazretleri’nin Sohbetleri, s. 59)

 

GERÇEK DOST ÎKĀZ EDER

  • Bir kişi yanlış bir iş yapar, kardeşi olduğunu iddia eden diğeri de onu nezâketle îkāz etmezse, bilin ki onun muhabbeti Allah için değildir.
  • Şayet Allah için olsaydı; Allâh’a âsî gelen kimseyi, onun anlayacağı bir üslûpla îkāz ederdi.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdetten Günümüze HİDÂYET REHBERLERİ, Yüzakı Yayıncılık

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.