Sultan 2. Abdülhamit Dönemi

Yazar Bahadır Yenişehirlioğlu, Osman Nuri Topbaş’ın kaleme aldığı Tarihe Yolculuk eserinden “2. Abdülhamit Han’ı Ziyaret” kesitini seslendiriyor. Erkam Tv hesabına abone olarak video serisini takip edebilirsiniz…

2. ABDÜLHAMİT HÂN’I ZİYARET

Sultan Abdülhamit Han, hayattayken her ziyaretçisine davrandığı gibi onları da ayakta karşıladı. Hâlbuki sultanın bir kimseye ayağa kalkması hükümdarlık mehâbetine aykırı sayılmaktaydı. Lâkin o tevâzu ehli bir pâdişahtı.

Kendilerini ayakta karşılayan bu koca sultânın karşısında genç, şaşkınlaştı. Büyük bir hayranlıkla ulu hâkânı seyre koyuldu. II. Abdülhamid Han, hep ufuklara bakıyor gibiydi. Düşünceliydi. Sanki Târih Baba’nın sîmâsı, onun yüzünde kendisini sergiliyordu. O çehrede, târihin bütün ince tecellîlerini seyretmek mümkündü. Hani hiçbir söz söylemese bile bakışlarının ve sîmâsının anlattıkları kâfî olurdu. Ancak gencin idrâkini daha berrak bir hâle getirmek için müşahhas mâlumatlar vermek gerektiğinden Sultan, hafif ve tesirli bir sesle konuşmaya başladı:

“–Evlâdım! İlâhî tecellîde kahır[1] ve lutuf[2], bir terâzinin iki kefesi gibidir. Cenâb-ı Hak, kahır kefesine ağırlık vermek isterse, lutuf kefesi kendiliğinden havaya kalkar. Ekseriyetle kahır inançsızlara, lutufsa mü’minlere müteveccihtir. Zâten küfür, kahır tecellîsinin, îmansa lutuf tecellîsinin zirvesidir. Böyle olduğu hâlde bazen kâfirler küfür ve isyanlarına rağmen lutfa nâil; zıddına mü’minler ise îmanlarına rağmen kahra dûçâr olabilirler. Bu, Cenâb-ı Hakk’ın bu âlemde zıtların birbirini yok edemeyip birbirlerine âdeta nöbetleşe üstünlük kurmaları şeklinde hikmet dolu yüce takdîrinin bir neticesidir.

Benim hükümdarlık zamanım, -dünyânın iklim itibârıyla yavaş yavaş kış mevsimini idrâk etmekte olması gibi- kahır tecellîsinin mü’minlere, lutfunsa ehl-i küfre takdîr edilmesi istikâmetinde bir gelişmeye sahne idi.

Zîrâ beni tahttan indiren heyet, devlet adamı kâbiliyeti bakımından değerlendirsem, bana siyâsette talebe olabilecek bir vasıfta bile değillerdi. Lâkin Allâh’ın murâd-ı ilâhîsine onların şer ve kahır olan niyetlerinin denk düşmesi neticesiyle sırtım yere geldi. Bir cihan pehlivanının kudreti karşısında ancak yok denecek kadar küçücük bir mikrobun ne ehemmiyeti olabilir? Lâkin o mikrop, murâd-ı ilâhîye denk düşmesiyle güçlenirse, o pehlivanı öldürmeye kâdir olur. Hasımlarım ne elde ettilerse, Cenâb-ı Allâh’ın, mü’min kullarına işledikleri mâsıyetler mukâbilinde veya bir imtihan olarak kahırla muâmele etmeyi murâd eylediği bir mevsimde iş başına gelmeleri sâyesinde elde etmişlerdir.

Çünkü bu âlemde her şey fânîdir, saltanat da. Bu sebeple tahtımdan: «ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ» “Bu, izzet ve ilim sâhibi Allâh’ın takdîridir.” (Yâsîn, 39) âyetini okuyarak indim.

Kısacası evlâdım! Bu hakîkatlere muvâzî ölçüde devr-i saltanatımda en büyük bir çöküşün önüne geçen güçlü bir bend olmaya çalıştım. Dünyâ siyâsetine vurduğum mühre yabancı devlet adamları bile boyun büktü. Ancak içerde beni anlayamayan gâfiller yüzünden koca bir imparatorluk sonunda hâk ile yeksân oldu. Bazı paşalar, evlâd-ı Fâtihânı ateşin ortasına attılar. Onlar, bir haritaya bakmayı bile akıl edemeyen kimselerdi...

Cihan sathında esen fırtınaları saltanatım müddetince bâdiresiz atlatmaya çalıştım, ama bazı mâceraperest gâfiller, devleti ve milleti, neticesi çok ağır bâdirelere körü körüne sürüklediler. Doksan bin vatan evlâdını Sarıkamış’ta Allâhuekber Dağları’nda dondurdular.

Aman evlâdım, siz milleti böyle bâdirelere atmayın. Akıllı olun! Cenâb-ı Hak, Kur’ân’da sık sık «akıl sâhipleri, akıl sâhipleri» demiyor mu? Kur’ân ve Sünnet, aklın bileyi taşı değil mi?..

Evlâdım! Ben, Filistin’in ilk mazlûmuyum. Ora ahâlîsi benim yetimimdir. Bilmiyorum, İslâm âlemi bugün o yetimlere ne kadar sâhip çıkıyor…

Oğlum! Ömrüm boyunca edindiğim büyük tecrübelerden biri de şudur ki, birtakım insanların yüzlerinde maske vardır. Aslında kimi tilki, kimi sırtlan, kimi yılan, kimi domuz, kimi de maymun karakterindedir, ama hepsi insanlık maskesi takmıştır. İşte bunun için firâsetli olman gerekir. O maskelerin ardındaki asıl çehreleri göremezsen, sonunda büyük ziyanlara uğrarsın.

Evlâdım! Biz âl-i Osman, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e muhabbet ve bağlılığı kendimize en yüce şiâr edindik. Ben de ceddimin yolundan gittim. Mü’minler, o mübârek topraklara rahatça ulaşabilsinler diye İstanbul’dan Medîne-i Münevvere’ye kadar tren yolu yaptım. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in seferlerinde konakladığı yerlerde de istasyon kurdum. Tâ ki O’nun mübârek hâtıralarıyla teberrük edilsin!..”

Dipnotlar:

[1] Kahır tecellîsi: Allâh’ın çile ve ıztıraplarla imtihan etmesi veya cezâlandırması. [2] Lutuf tecellîsi: Allâh’ın lutuf ve ihsânıyla imtihan etmesi veya mükâfatlandırması.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Tarihe Yolculuk, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

SULTAN 2. ABDÜLHAMİT KİMDİR?

Sultan 2. Abdülhamit Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.