Sultan 2. Alaaddin Keykubad Kimdir?

Sultan 2. Alaaddin Keykubad kimdir? Anadolu Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubad’ın hayatı…

2. Alaaddin Keykubad, 1239 yılında dünyaya geldi. 2. Gıyaseddin Keyhüsrev’in, Gürcü Kraliçesi Rusudan’ın Anadolu’da Gürcü Hatun diye bilinen kızı Thamara’dan doğan oğludur. Gıyaseddin Keyhüsrev, Thamara’yı çok sevdiği ve bu eşi aynı zamanda soylu bir prenses olduğu için Keykubat’ı veliaht ilân etmiş ve emîrlerle devlet ricâlinin biatını almıştı. Fakat onun 1246’da ölümünden sonra devlet adamları siyasî geleneğe uyarak büyük şehzade 2. İzzeddin Keykâvus’u tahta çıkardılar.

ÜÇLÜ SALTANAT DÖNEMİ (1249-1254)

Aynı yıl Güyük Han’ın cülûs merasimine katılmak için İzzeddin Keykâvus’u temsilen Moğolistan’a giden ortanca şehzade IV. Kılıçarslan büyük Kağan’ın verdiği bir yarlıkla döndü. Bu yarlıkta İzzeddin Keykâvus ile veziri Şemsettin Muhammet İsfahânî’nin azledildiği ve sultanlığa IV. Kılıçarslan’ın getirildiği bildiriliyordu. Fakat Celaleddin Karatay, Haziran-Temmuz 1249’da üç kardeşi birden tahta çıkararak muhtemel bir buhranı önledi; böylece hem Moğollar tatmin edilmiş hem de Selçuklu Devleti’nin itibarı korunmuş oldu.

Beş yıl (647-652/1249-1254) süren bu ortak saltanat döneminde yaş sırasıyla üç sultanın da adı hutbede okunuyor, sikke, kitâbe ve belgelere yazılıyordu; bazan da büyük sultan sıfatıyla sadece 2. İzzeddin Keykâvus zikrediliyordu.

1254 yılında Mengü Han’ın toplantıya çağırdığı kurultaya katılmak için yola çıkan 2. İzzeddin Keykâvus Sivas’a geldiğinde Celalettin Karatay’ın ölüm haberini aldı ve kapıldığı büyük üzüntü sebebiyle Moğolistan’a gitmekten vazgeçip yerine küçük kardeşi II. Alaaddin Keykubad’ı göndermeye karar verdi, bu durumu bir mektupla Mengü Han’a bildirdi.

2. Alaaddin Keykubad’ın maiyetinde Seyfeddin Torumtay, Şücâettin Abdurrahman ve Lala Bedreddin Muslih gibi kumandan ve devlet adamları da vardı; bu kişiler, babası tarafından veliaht ilân edilmesinden dolayı sultanlığın yalnız Alaaddin Keykubad’ın hakkı olduğunu açıkça söylüyorlardı. Bunlar, Moğolların para ve mala karşı duydukları zaafı çok iyi bildikleri için Selçuklu tahtının sadece II. Alaaddin Keykubad’a tevcih edileceğinden ve kendilerine de önemli mevkiler verileceğinden emindiler; çünkü yanlarında çok kıymetli hediyeler götürüyorlar, bu sebeple de korkmadan konuşuyorlardı. Bu sözlerinden dolayı onlardan hiçbiri Keykubad’a refakat etmekten alıkonulmadı ve hepsi bu şekilde Erzurum’a vardı.

SULTAN 2. ALAADDİN KEYKUBAD NASIL ÖLDÜ?

2. Alaaddin Keykubad ve maiyetindekiler Erzurum’da bir gece kalıp konakladılar fakat sabahleyin Keykubad, odasında ölü bulundu. Ölüm nedeni bilinmemektedir.

2. Alaaddin Keykubad, Erzurum’da annesi Gürcü Hatun’un yanına defnedildi. Sultanın hastalanarak öldüğü ve naaşının Erzincan’a götürülüp orada toprağa verildiği de rivayet edilir. Keykubad’ın maiyetinde bulunanlardan çoğu Moğolistan’a varıp Mengü Han’ın katına çıkmışlar ve sundukları değerli armağanlardan dolayı istedikleri mevkilere ulaşmışlardır.

Not: DİA

İslam ve İhsan

ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ SULTANLARI

Anadolu Selçuklu Devleti Sultanları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.